Sosyalizm Kazanacak!
/ Devrimci Perspektif / İslamcı Kesimde Saray Rejiminden Kopuşlar – Güneş Gümüş

İslamcı Kesimde Saray Rejiminden Kopuşlar – Güneş Gümüş

on 20 Şubat 2017 - 16:59 Kategori: Devrimci Perspektif, Güneş Gümüş, Yazarlar

AKP’nin 64 kurucusundan biri olan, aynı zamanda İslamcı perspektiften insan hakları çalışmaları yapan Fatma Bostan Ünsal, İslami cemaatlerin önde gelenlerinden Nurcu Yeni Asya Gazetesi‘ne referandum öncesi oldukça eleştirel bir röportaj verdi. Ünsal, OHAL uygulaması kapsamında çıkarılan KHK’larla yapılan ihraçlarla ilgili olarak “28 Şubat’ta doktora sınavına başörtülü olduğum için alınmadım. Akademi bize kapalıydı, ama onun dışında görüşlerimizi rahat bir şekilde ifade ediyorduk. Bugün o meşruiyette konuşamıyor, mağduriyetlerden söz edince ihanetle suçlanıyoruz” dedi. Ünsal, “Bu tür uygulamalar o kadar tramvatik oldu ki genel OHAL’e eleştirel bakmayanlar bile bu konulara artık ‘yeter’ diyor” ifadesini kullandı.

Nurcuların Yeni Asya grubu referandumda HAYIR kararını daha önce açıklamıştı. 28 Şubat sürecinde yaratılan mağduriyetler üzerine İslami hassasiyetlerle kurulan Özgür-Der ise geçtiğimiz günlerde yaptığı “KHK hukuksuzluklarına son verilsin!” söylemiyle OHAL ve KHK’ları hedef tahtasına oturtan bir açıklama yapmıştı: “Kim tarafından hazırlandığı, neye dayandırıldığı belli olmayan ve hukuki itiraz yolları da kapatılmış bir halde hazırlanmış listelerle insanların emeklerinin, saygınlıklarının, aile huzurlarının ve geleceklerinin bir anda gayet müstağni bir şekilde süpürülmeye kalkışıldığı bir ortam ne onu inşa edenlere ne de onu teneffüs edenlere ya da seyredenlere hayır getirmez!”

Son KHK ile akademiden ihraç edilen Merve Kavakçı‘nın kocası, HAS Parti’nin kurucularından Cihangir İslam da ihraçlarla ilgili sert sözler söylemişti: “90’lı yıllarda üç kez Ankara Üniversitesi tarafından atılmıştım. Dördüncüsü de aynı nedenle ve AKP İktidarı tarafından… Söz veriyorum diz çökmeyeceğim. İnandığım gibi yaşayacak ve hayata aynı tempoyla devam edeceğim.”

Tek adam rejiminin bütün haksızlıkları ve zorbalıklarıyla hayata damgasını vurması karşısında İslami kesim içerisinde seslerini yükseltenlerin sayısı artıyor. İslamcı cenahın farklı fraksiyon ve bileşenlerinin dertleri ve yaklaşımları elbette birbirinden farklı.

AKP iktidarının en başından beri farklı nedenlerle sürüden ayrılanlar olmuştu. Daha erken bir vakitte Antikapitalist Müslümanlar, sola kayarak radikalleşmiş ve İslam’ın sol okumasının yapan bir damarın açılmasına öncülük etmişlerdi. Bunun dışında Abdüllatif Şener gibi Milli Görüş’ün kilit isimleri, AKP iktidarının politikalarından rahatsızlık duyarak makam ve mevkiyi terk etmiş ve muhalefete geçmişti. Saadet Partisi’nden kopanlarla muhalif İslami tondaki isimlerin biraraya geldiği HAS Parti de dikkat çekici bir çıkış yaptıktan sonra Numan Kurtulmuş‘un makam ve mevkiye satılmasının ardından dağılmıştı. Numan Kurtulmuş’un gözü yükseklerdeydi, o yüzden HAS Parti’nin kendisine vadettikleriyle yetinmedi; ama HAS Parti muhalefetinin bir etki alanı olduğu ö dönemde net bir şekilde görülmüştü.

Güçlü teşkilatı ve geleneği olan Saadet Partisi ise RTE ile rekabet edememiş, tabanını çok büyük ölçüde AKP’ye kaptırmıştı. RTE İslami alanı öyle güçlü şekilde kapatıyordu ki Saadet Partisi’nin kendisine alan açması için muhalefetini güçlü bir ideolojik zemine yaslaması gerekiyordu. Bu ise popülist ya da demogojik bile olsa antikapitalist söyleme yanaşmasını gerektiriyordu. Aksi takdirde Saadet Partisi’nin AKP yanındaki varlık sebebi fraksiyonel varoluş kaygılarından öteye gidemeyecekti. Nitekim olan da bu oldu ve Saadet Partisi güçlü teşkilat yapısına rağmen kendi başına %1 oy bile alamayan bir parti konumuna düşerek varoluş krizi içerisine girdi. Giderek daha güçlü patronlar haline gelen eski küçük burjuvaların sesi konumundaki Milli Görüş’ün antikapitalist bir yönelime girmesi mümkün olamazdı ve Saadet Partisi AKP’nin yanında dinsel tutuculuğun bir ifadesi olmaktan öteye gidemedi. Kemalizme karşı cephe savaşı veren AKP bu alanı zaten kapatmış bulunuyordu. Yani buradan SP’ye ekmek çıkmazdı. Yaklaşan referandumda da aynı varoluşsal krizi yaşayan SP, utangaç bir hayırdan ortacı bir tavıra doğru salınıyor. HAYIR’ı ve AKP’ye muhalefeti ideolojik olarak besleyemedikçe SP’nin krizi devam edecektir. Dinci patronların görüş açısını aşamayacak olan SP’nin ideolojik olarak dönüşüm yaşamayacağı görülmüştür.

Silahlı İslamcılardan Hizbut Tahrir, boykot kararı açıklarken kendisini AKP’den ayırmaya çalıştığını anlıyoruz. Kürdistan’da rakibi Kürt Hareketi’ne inen demir yumruktan memnun olan Hizbullah’ın legal kanadı Hüda Par, EVET kararı alarak AKP’ye tam desteğini açık etmiş dolu. IŞİD ise oy kullanmayı zaten küfür olarak adlandırıyor.

Bunun dışında Yeni Asyacılar gibi HAYIR kararı açıklayan bir diğer İslami cemaat ise Alparslan Kuytul’un liderlik ettiği Furkan Vakfı oldu. Hırslı bir lider ve agresif bir konuşmacı olan Kuytul, Yeni Asya grubundan farklı olarak AKP’ye karşı enerjik bir kampanya yürütüyor. Bu yüzden Kuytul’un konferans ve etkinlikleri engelleniyor.

Yorumlar Kapalı

Yorumlar Kapalı