Home / Tarih / Antonio Gramsci

Antonio Gramsci

“Herkes, kendi tarzında ve bilinçsiz olsa da bir filozoftur.”

İtalyan Marksist devrimci ve teorisyen 80 yıl önce bugün Roma’da hayatını kaybetti. FaÅŸizmin yükseliÅŸi, geliÅŸmiÅŸ kapitalist ülkelerde ve az geliÅŸmiÅŸ ülkelerde verilecek sınıf savaşımlarına dair ince fikirlerini Marksist literatüre kazandıran Gramsci, ömrünn uzun yıllarını Mussolini’nin faÅŸist rejiminin zindanlarında geçirdi. Hapishanede teorik üretimine devam eden Gramsci’nin “Hapishane Defterleri” eseri bu döneme aittir. 

Gramsci, bir halk kitlesinin ÅŸimdiki dünya hakkında tutarlı düşünebilmesini, bir felsefe ‘dehası’nın gerçeÄŸi keÅŸfetmesinden daha önemli bir felsefi olay olarak görür. İşte kitlelerde filiz veren bu bilincin eyleme geçmesini saÄŸlayacak aktif bir irade gerekir. Bu da devrimci partidir. Lenin’den sonra devrimci parti teorisine en büyük katkıları yapmış Marksist denebilir Gramsci için.

Antonio Gramsci, 1891 yılında, İtalya’nın geri kalmış, yoksul bir adası olan Sardunya’da doÄŸdu. Bazen çalışmak zorunda kalsa da okulunu sürdürdü ve Torino Üniversitesi’ne girdi Torino, İtalya’nın o zamanki en büyük sanayi kentiydi. YoÄŸun bir işçi nüfusu kentin politik atmosferini canlandırıyordu. Daha Torino’ya gelmeden devrimci fikirlerle tanışan Gramsci için Torino kenti, işçi sınıfını tanıma ve kendi entelektüel geliÅŸimini tamamlama olanaklarını sundu. İtalya Sosyalist Partisi (İSP)’ne girerek devrimci faaliyete aktif bir ÅŸekilde katıldı.

Gramsci’nin gençlik yılları, dünyanın rotasının emperyalist savaÅŸlarla çizildiÄŸi yıllardı. 1. Dünya
Savaşı pek çok ÅŸeyi deÄŸiÅŸtirdi. Güney İtalya’nın yoksul köylüleri savaÅŸa sürüldü, Kuzey’de fabrikalar savaÅŸ için üretim yapmaya baÅŸladılar, savaÅŸ sanayinde çalışanların sayısı hızla yükseldi, gıda kısıntıları ve yüksek fiyatlar olaÄŸan hale gelmeye baÅŸladı, savaÅŸta ölenlerin sayısı yarım milyona geliyordu. İşte bütün bu ağır savaÅŸ ve sömürü koÅŸulları yetmezmiÅŸ gibi gıda kıtlığı, İtalya’da sınıf çatışmalarını canlandırdı. 1917’den itibaren kısmi grevler dalga dalga yayıldı.

Aynı yılın sonlarına doÄŸru Rusya’yı ve dünyayı sallayan Ekim Devrimi, İtalya’da açılan yeni bir dönemin yangınını körükledi. SavaÅŸ döneminde Gramsci büyük bir dönüşüm yaÅŸadı. İSP’nin büyük çoÄŸunluÄŸu emperyalist savaÅŸ karşısında yurtsever ya da pasifist tavır takınmıştı. Ancak Gramsci çok geçmeden devrimci Marksist bir çizgiyi benimsedi. SavaÅŸ yılları hem İtalya’yı hem Gramsci’yi kökten sallamıştı. SavaÅŸtan dönen silahlı, genç, yoksul köylüler toprak iÅŸgalleri yapıyorlardı artık. İtalya’nın kuzeyi ise Rusya’nın işçi sovyetlerinden ilham almış, kendi “işçi konseyleri”ni oluÅŸturuyordu. 

Ekim Devrimi’ni selamlayan Gramsci, devrimden çıkardığı ilk ders, işçi Sovyetleri deneyiminin İtalya’da da uygulanabilir olduÄŸuydu. Gramsci’yi tanımanın ve deÄŸerlendirmenin ön koÅŸulu, onun işçi konseyleri deneyimine bakışını anlamaktan geçiyor. Bu deneyim konusundaki ısrarcılığı, kitlelerin yaratıcı eylemine olan inancı ve insanlığın kurtuluÅŸuna giden yolda proletarya diktatörlüğünü zaruri olarak görmesi; iÅŸte bunlar Gramsci’yi Gramsci yaptı. İtalya’nın fabrika konseyleri deneyimi dar bir bölgede etkili oldu, yayılamadı. O zamanki İSP’nin reformist önderliÄŸi sendikaları kontrol altında tutuyordu ve işçilerin tabandan yarattığı devrimci radikalizmi baltalamak için ellerinden geleni yaptılar. Sonuç, İtalya işçi konseylerinin yenilgisi ve faÅŸizmin yükseliÅŸi oldu. İşçi hareketinin basıncından korkan burjuvazi, bir avuç faÅŸist insan tozunun güçlenmesinin ve iktidara yerleÅŸmesinin yolunu açtı. Aynı yenilgi, Gramsci’nin de içinde yer aldığı İSP’nin devrimci kanadının, İtalya Komünist Partisini (İKP) kurma sürecini hızlandırdı. FaÅŸist baskı ve terör koÅŸullarında yılmadan, disiplinle, özveriyle çalıştı Gramsci ve İKP. 1923’ten sonra, İKP’nin pek çok merkez komite üyesi tutuklanınca, Gramsci partinin başına geçti. Partiyi faÅŸist baskı koÅŸullarında merkezi ve illegal bir yapıya kavuÅŸturmak için çabaladı. 1926’da Mussolini’nin vurduÄŸu darbeyle Gramsci ve yoldaÅŸları tutuklandı. Gramsci, 20 yıla mahkûm edildi.

FaÅŸizmin hapishanelerinde ömrünün son 11 senesini geçiren Gramsci 1937’de öldü. Ölene kadar geçen sürede yazarak, üreterek, hataların derslerini çıkarmaya çalışarak sürdürdü mücadelesini. FaÅŸizm, devrimci parti teorisi, işçi iktidarı için mücadelenin taktik ve stratejileri, üst-yapı kurumları ve bunların birbirleri ile iliÅŸkisi, aydınların iÅŸlevi gibi sorunlarda derin bir yazın bıraktı. Hapishane koÅŸulları, kaynak sıkıntısı, mahrumiyet, faÅŸist sansür gibi etkenler yazdıklarının anlaşılmaz ve karmaşık olmasına neden oldu. Ayrıca, 1930’lardan sonra Stalin’e ve kendi partisinin gidiÅŸatına yönelttiÄŸi eleÅŸtiriler, Gramsci’nin Hapishane Defterleri’ni açığa
çıkaran Stalinist İKP önderleri tarafından defterler üzerinde ikinci bir sansürün uygulanmasına neden oldu.

2. Dünya Savaşı’ndan sonra, Gramsci’nin arkasında bıraktığı yazının “karmaşıklığından” faydalanan pek çok reformist kendine Kabe olarak Gramsci’yi seçti. Oysa Gramsci’nin bütün eserlerinin arka planında, tartışmayı dahi gerekli görmediÄŸi devrimci ayaklanma, kitlelerin kendi eylemine güven, proletarya diktatörlüğünün zarureti ve reformizmden tam kopuÅŸ vardır. Gramsci hapishanedeki yazılarında Avrupa’da devrimlerin neden yenildiÄŸinin cevabını arar ve çözümler üretmeye çalışır. DoÄŸu-Batı ayrımı, sivil toplum-devlet iliÅŸkisi, hegemonya kavramının çok çeÅŸitli ÅŸekillerde analizi, mevzi ve manevra savaşı onun bu arayışındaki temel uÄŸraklardır. Gramsci, Marksist teorinin geliÅŸmesine, yeni sorularla ve cevaplarla katkılarda bulunmuÅŸ, büyük bir işçi sınıfı önderidir.

Etiketlendi: