Sosyalizm Kazanacak!
/ Dünyadan / Putin Rejimi Zayıfladıkça İç Kavgalar Büyüyor – Emre Güntekin

Putin Rejimi Zayıfladıkça İç Kavgalar Büyüyor – Emre Güntekin

on 28 Haziran 2023 - 15:18 Kategori: Dünyadan, Emre Güntekin

Rusya’da 23 Haziran’da başlayan Wagner’in darbe girişimi bastırıldı. Putin rejiminin Libya başta olmak üzere çeşitli Afrika ülkelerinde, Suriye ve Ukrayna’da sahaya sürdüğü ve kirli işlerini yaptırdığı Yevgeni Prigojin liderliğindeki Wagner birlikleri 23 Haziran’da önce Ukrayna sınırına yakın bir kent olan Rostov’da hakimiyeti ele geçirmiş, ardından hızlı bir şekilde ilerleyerek Moskova’nın 200 km yakınına kadar ulaşmıştı. 24 Haziran’da Belarus Devlet Başkanı Alexandr Lukaşeko’nun arabulucuğu ile Prigojin başlattığı yürüyüşü durdurdu ve birliklerini geri çekti. Kendisi de Lukaşenko’nun gözetiminde kalacağı Belarus’a geçti. Akıbetinin ne olacağı şimdilik meçhul.

Darbe Girişiminin Arka Planı

Putin Ukrayna’yı işgale giriştiğinde hızlı bir sonuç alarak Kiev’i ele geçireceğini ve Batı destekli Zelenski yönetimini devireceğini umuyordu. Ancak işgalin başladığı günden bugüne işler Putin yönetimi için çoğu zaman istediği gibi gitmedi. Hatırlanacak olursa işgalin ilk günlerinde cepheye gönderilen Rus birliklerinde esir alınan askerlerin aciz görüntüleri sıkça basına yansımıştı. Süre uzadıkça ve hedefler gerçekleşmediği ölçüde Rus ordusunun savaş azmi kırıldı, cepheye gönderilecek asker bulmak ve onları donatmak başlı başına bir problem haline geldi. Bir yandan Batı’nın uyguladığı ambargo ve yaptırımlar ülke içerisinde ekonomiyi zor durumda bırakıyor ve halkın hoşnutsuzluğunu artırıyordu. Bu süreçte Ukrayna ordusu da Batı’dan aldığı yoğun maddi ve askeri destek sayesinde Rus ordusunu birçok noktada geri püskürtmeyi başardı.

Bu noktada Rusya’nın Ukrayna’daki olası bir hezimetini engelleyen başlıca unsurlardan biri Wagner ve Kadirov gibi savaş ağalarının devreye sokulması oldu. Özellikle diğer ülkelerde Putin yönetimi için oldukça önemli görevler üstlenen Wagner, Ukrayna’da da Rus ordusundan daha fazla öne çıktı denilebilir. Prigojin’in paralı birlikleri, rejim tarafından mahkumlarla da tahkim edildi ve yaklaşık 20 bin hükümlü Wagner birliklerinde savaşa katıldı. 

Ukrayna işgalinde elde ettiği popülarite ve güçle Wagner lideri Prigojin Rus iç siyasetine daha fazla müdahil olmaya başladı ve özellikle Ukrayna’daki başarısızlıklardan sorumlu tuttuğu ve beceriksizlikle suçladığı Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Vassili Gerassimov gibi Rus askeri elitlerine sert eleştiriler yöneltmeye başladı. Eleştiriler Mayıs ayında Bahmut kuşatması sırasında zirve yaptı: Prigojin telegram kanalından yayınladığı videolarda kendilerine silah ve mühimmat desteği verilmemesi nedeniyle 10 Mayıs’ta Bahmut’tan çekileceğini açıklamış; bir başka videoda ise Rus askerlerinin mevzilerini terk ettiklerini söylemişti. Öte yandan “Başkomutanı (Vladimir Putin) kandırmak için her şey yapılırsa, ya başkomutan sizi paramparça eder ya da savaş kaybedilirse öfkelenecek olan Rus halkı olur” sözleriyle Şoygu ve Gerasimov başta olmak üzere Rus askeri elitlerini hedef almıştı. 

Prigojin, “Siz pahalı kulüplerinizde oturun, çocuklarınız hayatın tadını çıkarsın, YouTube videoları çeksin!” gibi sözlerle de Rusya’daki savaş karşıtı hassasiyetlere oynamayı ihmal etmiyordu. Yine bir videosunda Bahmut’ta ölen askerleri göstererek “Bu adamlar Wagner’den. Bugün öldüler, kanları hala sıcak (…) Siz ofislerinizde şişmanlayabilesiniz diye öldüler!” sözlerini dile getirmişti. 

 

Prigojin’in bu çıkışlarının ardından 11 Haziran’da Rus Savunma Bakanlığı Ukrayna’daki paralı milislere ordu bünyesine sözleşmeli asker olarak katılma çağrısı yapmıştı. Bir anlamda Moskova başına buyruk hareket etme eğilimleri göstermeye başlayan Wagner’i kontrol altına almak istedi. Wagner lideri Prigojin bu çağrıyı reddederken, Kadirov gerekirse Çeçen birliklerin gerekirse Wagner’den doğan boşluğu doldurabileceğini açıkladı. Bu gelişmeler Prigojin ile Moskova arasındaki iplerin kopmasına neden oldu.

İsyan Rejim için Ne Anlama Geliyor?

Putin, iktidara geldiği günden bu yana belki de en zayıf dönemini yaşıyor. Özellikle Ukrayna işgali bu zayıflıkların daha net bir şekilde ortaya çıkmasını sağlamıştı. Tek başına Prigojin ve Wagner milislerine olan bağımlılığın bu denli artmış olması bile bunun göstergesi. 

Halk arasında at sahibine göre kişner diye bir söz vardır. Prigojin de bugüne kadar Putin rejiminin karakterini yansıtan bir aynaya dönüştü. Putin’in elinden tutup yetiştirdiği bir aşçı onun iktidarına meydan okuyacak hale adım adım geldi. 2014 yılında Kırım’ın işgalinden başlayarak kurduğu özel askeri birliklerle Putin’in kirli savaşlarının önemli bir aktörü olan Prigojin, aynı zamanda sosyal medyadaki trol ordularıyla rejimin medya manipülasyonlarında da aktif rol aldı. Hatta 2016 ABD Başkanlık seçimlerine müdahalelerini “(ABD seçimlerine) müdahale ettik, ediyoruz ve müdahale etmeye devam edeceğiz. Nasıl yapılacağını bildiğimiz gibi dikkatli, doğru, cerrahi bir şekilde ve kendi yöntemlerimizle…” sözleriyle bizzat itiraf etmişti

Wagner’in kendi yöntemlerine bir örneği de Afrika’daki operasyonları sırasında yaşananlardan verebiliriz: “2018 yılında Wagner’in MAC (Merkezi Afrika Cumhuriyeti) sathında görülmeye başlanmasının ardından, muhalif bir Rus gazeteci ekibin 2019 temmuz ayında başkent Bangui’ye geldiğini, Rus paralı askerlerin ne haltlar karıştırdıklarını araştırmak üzere temaslara başladıklarını ve bir kaç gün sonra, Bangui uzaklarında bir yol üzerinde esrarengiz biçimde ölü bulunduklarını hiç unutmuyorum. Wagner’in bu tarzını hep aklınızda tutun.”

Ukrayna işgalinde elde ettiği özel konum Prigojin’i özel bir askeri şirketin patronu konumundan her fırsatta kamuoyuna seslenmeyi ihmal etmeyen bir politik figüre dönüştü, hatta ciddi bir sempati de topladı. Hatta anketlerde en güvenilen siyasetçiler listesinde 5. sıraya kadar yükseldi. Wagner birlikleri ne Rostov’u ele geçirirken ne de Moskova’ya doğru ilerlerken halktan en ufak bir dirençle karşılaşmadı, fakat yer yer sevgi gösterileriyle karşılansa da darbe girişimi umduğu halk desteğini de bulamadı. Buradan Putin rejiminin kamuoyu nezdindeki meşruiyeti hakkında fikir edinebiliriz. Rusya halkları için tepesinde hangi oligarkın kılıcının sallandığı bu noktada önem arz etmiyor. Toplumun bütün nefes alma kanallarının ortadan kaldırıldığı, en ufak bir demokrasi kırıntısının bile bulunmadığı, bir avuç oligarkın bütün zenginliğe çöktüğü ve halka yoksulluktan başka birşey veremediği böyle bir düzen de bu sonuç kaçınılmaz oluyor.

Putin’in bundan sonra hem egemen sınıf katında hem de halk içerisinde daha fazla sorgulanacağı da açık. Zira Ukrayna işgalinde istenen hedeflerin gerçekleştirilememesi Putin’in egemen sınıflar katındaki otoritesini tartışmaya açmaya başlamıştı.  Dahası Putinizm gibi otokratik rejimler içerisinde yaşanan siyasi rekabet nedeniyle kırılmalar çok hızlı yaşanabilmektedir. Putin’in otoritesi artık bu rekabeti makul sınırlar içerisinde tutabilecek veya perdeleyebilecek durumda görünmüyor. 

Bunun bir örneğini Türkiye henüz tam olarak Putin Rusya’sına dönüşmemiş olsa bile 15 Temmuz’la yaşamıştı. Devletin şiddet tekelini parçalamanın egemen sınıflar için başka sorunları da beraberinde getirebileceğini gösteriyor. ABD’nin Black Water’ı, Rusya’nın Wagner’i gibi özel askeri şirketler dünyanın pek çok ülkesinde mevcut. Türkiye’de de akla ilk olarak SADAT geliyor. Dünya Wagner’in darbe girişimiyle ilk kez bir özel askeri şirketin, kendisini yetiştiren ve sahaya süren “efendi”sine karşı isyanına tanık oluyor. 

Dünya emperyalist kapitalizm eliyle bir şiddet sarmalına sokulurken Rusya’daki gibi vakaların yaşanması normalleşiyor. ABD gibi kendisini özgürlük ve insan hakları jandarmalığına “adayan” bir ülkede bile kongre binası baskını yaşanmıştı. Bunu düşününce Rusya gibi otokrasinin ve bir avuç oligarkın hakim olduğu bir ülkede Wagner vakası şaşırtıcı görünmüyor. Emekçi halklar sahneye çıkmadığı ve sosyalist bir mücadeleyi büyütmediği müddetçe meydan bu tarz manyakların elinde daha fazla kalacaktır.

 

Yorumlar Kapalı

Yorumlar Kapalı