Sosyalizm Kazanacak!
/ Dünyadan / İranlı Devrimci Marksist Kadir Anari ile Röportaj: İran’da Salgın Nasıl Felakete Dönüştü?

İranlı Devrimci Marksist Kadir Anari ile Röportaj: İran’da Salgın Nasıl Felakete Dönüştü?

on 2 Nisan 2020 - 13:32 Kategori: Dünyadan

İran’da salgın neden bu kadar yıkıcı bir hal aldı?

Kum şehri mollaların yetiştirildiği ve Şii Müslümanlar için önemli bir hac yeri. İlk vaka Kum şehrinde ortaya çıktı, Çin’den gelen bir turist üzerinden yayıldığı söyleniyor.

Mollaların siyasi otorite olarak güçlü olduğu bir şehir olduğundan ve şehirdeki türbeye yurtiçi ve yurtdışından gelen ziyaretçilerden elde edilen gelir akımını kesmeyi göze alamadıklarından salgın örtbas edildi. Her yıl ülke içinden 20 milyon, ülke dışındansa 2,5 milyon turist şehri ziyaret ediyor. Şehir transit geçiş noktası olduğu için de buraya gelen ziyaretçiler üzerinden tüm ülkeye yayıldı. Ancak hızla kenti karantinaya almak yerine, din adamı Muhammed Seydi gibi Ayetullah Hamaney’in temsilcileri, hacıların kenti ziyaret etmeye devam etmesi için kampanya yürüttüler. Salgının İran’ın düşmanlarının bir komplosu olduğu söylemleri yayıldı.

Salgının yayılmasının ardından İran’daki duruma dair bilgi verir misiniz?

Çok kısa sürede hiçbir önlem alınmadığı için vaka ve ölüm sayıları giderek arttı. Uzun süre salgın halktan saklandı. Bu süreç içerisinde insanlara dua etmeleri salık verildi, hatta herkesin bildiği gibi bakan ve mollaların da virüsü kaptığı kısa sürede açığa çıktı. Doktorlar hemşireler ve sağlık çalışanları da hayatını kaybetmeye başladı. Şimdiye kadar 74 sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Tabi burada koruyucu sağlık ekipmanlarının sağlanmamasının etkisi çok büyük.

Yaklaşık bir hafta önce Ruhani, Hamaney’den koruyucu sağlık ekipmanları; maske, ventilatör vs için 1 milyar dolarlık yardım istedi, ama hala cevap yok. Halkın sağlığı ile ilgili hiçbir önlem alınmazken Kasım Süleymani öldürüldükten sonra Hamaney tabutunu İran’da ve Irak’ta dolaştırmak ve etkinlikler düzenlemek için 200 bin Euro harcamıştı.

Devlet tarafından alınan önlemlerin yetersizliğinden dolayı halk bulunduğu bölgelerde kendi önlemlerini almaya çalışıyor. Fakat devlet salgının yıkıcı boyutlarının görünür olmaması için, video çekerek, sosyal medya üzerinden gerçekleri gösteren yaklaşık bin kişiyi tutukladı.

Aynı zamanda hapishanelerdeki durumdan da bahsetmek gerekir. Salgın konusunda hiçbir önlem alınmayınca mahkumlar Tebriz’den başlayıp 5 şehre yayılan isyanlarla hapishanelerden kaçıyor. En şiddetlisi Şiraz şehrindeki isyandı 5 kişi hayatını kaybetti ve 20 kişi yaralandı.

İran’da salgından önce ekonomik durum nasıldı, Amerikan ambargosunun Salgının yayılmasında ve önlemlerin alınmamasında nasıl bir etkisi var?

Salgından önce de İran’da ekonomik durum zaten kötüydü. En son otomotiv sektöründe kriz açığa çıktı, ambargodan kaynaklı parça bulunamadığı için üretim oranlarında ciddi düşüşler yaşandı. Petrol satışının engellemesi ekonominin bir süredir çözülmesinin ana sebebi. Bunun yanında diğer sektörlerde de çöküşe doğru gidildiğini söyleyebiliriz.

Salgının ardından kriz derinleşti. Hükümet içerisinden eğer İran’daki salgın bir insani krize dönüşürse Amerika dünya kamuoyunun baskısı altında ambargoyu kaldırmak zorunda kalabilir seslerinin olduğu da konuşuluyor.

Hamaney bütün ailesiyle birlikte özel doktorların kontrolünde karantina altında yaşarken yoksul emekçiler salgından en fazla etkilenen kesim oldu. Çuvaldan kendisine maske yapmak zorunda kalan insanların fotoğrafları sosyal medyada dolaşıyor.
Sağlık sistemi çökmüş durumda. Sağlık çalışanlarının hayati tehlikesi çok yüksek. Dolayısıyla ABD emperyalizmi öncülüğünde İran’a sağlık ekipmanlarını da içeren geniş ölçekli ambargoların uygulanması her gün yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine yol açıyor.

Salgın İran’da emekçilerin durumunu, çalışma koşullarını nasıl etkiledi?

Geçtiğimiz dönemde yoksul halkın molla rejimine karşı gerçekleştirdiği eylemler İran’da çok etkili olmuştu.

İran’da her zaman bütün krizlerden en kötü etkilenen kesim emekçiler oluyor. Bu salgında da aynı şekilde. Resmi rakamlara göre şu an 2 bin kişinin öldüğü söyleniyor. Ama alınmayan önlemleri ve molla rejiminin manipülasyonları düşünülünce bu sayıya inanmak mümkün değil. Toplu mezarla görüntüleri sosyal medyada dolaştı. Yaklaşık 10 – 15 binin üzerinde ölü olabileceğine dair tahminler var.

Bu durumda da emekçiler birçok yerde mahalle komiteleri kurarak ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Reşt eyaletinde Kum’dan gelen arabaların geçişi halk tarafından salgının yayılmasını önlemek için engelleniyor.

İşsizlik çok yakıcı bir sorun aynı zamanda çalışan kesimler için de hiçbir önlem alınmadığı için salgın yayılmaya devam ediyor. Salgın bahanesiyle patronlar da işçilerin var olan haklarını ortadan kaldırmaya çalışıyor.

Salgından dolayı birçok fabrika kapatıldı, bu süre 1 ay daha uzatıldı. Fakat çalışamayan işçilere verilen hiçbir maddi destek de yok.

Peki bu durum karşısında gelişen bir işçi eylemlerinden bahsedebilir miyiz?

Evet mesela Haft Tappeh şeker kamışı fabrikasındaki işçileri örnek verebiliriz. Aylardır maaşları ödenmeden çalışıyorlardı. Nevruz’dan önce maaşların yatırılacağı söylenmesine rağmen yatırılmadı. Ve şimdi de salgından dolayı 3 ay daha maaş ödemesi yapılamayacağı söylendi. İşçiler maaşlarının yatırılması için eylem yapmaya hazırlanıyor ama bu durumda engellenme ihtimalleri çok yüksek.

Ruhani işçilere evde kalın çağrısı yapıyor ama daracık evlerde kaç kişinin yaşamak zorunda olduğu düşünüldüğünde böyle bir çağrının hiçbir anlamı olmadığı çok açık. Bir gün çalışmasa aç kalacak binlerce insan var. Bu insanlar en kötü koşullarda ve en ağır işlerde çalışıyor. Hayatlarının hiçbir kıymeti yok. Ölseler bile kimsenin umurunda olmayacak.

Afgan mülteci işçilerin durumundan da bahsetmek gerekir. Tümen’in dolar karşısından değeri düştükçe geri dönen çok oldu. Ama hala çok fazla sayıda Afgan işçi var. Sigortasız, geçici işlerde çalışmak zorunda bırakılıyorlar. En güvencesiz ve hiç kimsenin tercih etmediği işlerde çalışabiliyorlar, hamallık, inşaatta ağır işler gibi.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Bu salgın İran’da bir felakete dönüştü. Kapitalist Molla rejimi Ortadoğu’da gücünü tesis emek için askeri operasyonlara çuvalla para döküyor. Geçtiğimiz dönemlerde emekçilerin ve gençlerin sınıfsal sebeplerle gerçekleşen isyanlarında ana vurgulardan biri bu noktaydı. Bugün rejimin kokuşmuşluğu, halkın salgın karşısında çaresizliğe itilmesi bunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Mollalar zenginlik içinde kendilerini kurtarırken halk perişan halde.

Diğer yandan da ambargonun etkisiyle koruyucu sağlık malzemelerinin yokluğunda kriz derinleşiyor. Eldekiler zenginlere mollalara gidiyor ya da Bazaar’da (Çarşı) fahiş fiyatlardan satılıyor.

Corona salgını sadece İran’da değil tüm dünyada kapitalist barbarlığın insanlık için bir yıkım olduğunu yeniden kanıtladı. Evet virüs herkesi tehdit ediyor ama emekçi sınıflar yaşam koşulları gereği çok daha fazla etkileniyor. İnsanlığın bu cehennemden çıkmasının tek bir yolu var hem İran’da hem de bütün dünyada emekçilerin örgütlenmesiyle yaratılacak bir mücadele bundan sonra hayatlarımızın temel belirleyeni olacaktır. Bugün çok daha yüksek sesle Ya Sosyalizm ya Barbarlık demek zorundayız.

Teşekkür ederiz.

Yorumlar Kapalı

Yorumlar Kapalı