Sosyalizm Kazanacak!
/ Emekçiden / AKP’nin Kıdem Tazminatını Gasp Planı Bir Kez Daha Rafa Dönüyor – Engin Kara

AKP’nin Kıdem Tazminatını Gasp Planı Bir Kez Daha Rafa Dönüyor – Engin Kara

on 22 Temmuz 2020 - 16:07 Kategori: Emekçiden, Engin Kara, Yazarlar

AKP’nin geçtiğimiz aylarda tekrardan kamuoyunun gündemine soktuğu kıdem tazminatını fona dönüştürme planı, gelen bilgilere göre bir kez daha rafa kalkıyor. Ama tehlike geçmiş değil. 1960’lardan bu yana bütün hükümetlerin hayalini AKP yine devam ettirecek. Sermaye ve iktidar cephesi, sadece işçi sınıfının zayıf anını kollayacak.

Kıdem Tazminatını Gasp Etme Planları

Bu saldırı girişimi, Türkiye işçi sınıfı için yeni bir gündem değil. Gerçekten de 1960’lı yıllardan beri bütün patron örgütlerinin ve siyasi iktidarların ajandasında yer aldı. Gündem, AKP’li yıllar için de yeni değil. İktidara geldiklerinden beri ajandalarında yer alıyor. AKP’nin ilk iktidar döneminde çıkartılan yeni İş Kanunu, kıdem tazminatının fona devredilmesini öngörüyor. Hâlâ işçiler kıdem tazminatlarını, fon kurulana kadar “geçici” olarak yürürlükte kalan eski İş Kanunu maddelerine göre alıyor.

Gerçek dertleri kıdem tazminatını yok etmek. Fon uygulaması, kıdem tazminatının işlevlerini tamamen ortadan kaldıracak bir hedef.

Fon tartışmasının arka planında şunlar yatıyor: Bir işçiyi ya da özellikle çok sayıda işçiyi işten atmayı planlayan patron için tazminat ödemesi derdi son bulacak. Hükümet için, yine diğer fonlar gibi kasaları şişirecek ve sermayeye peşkeş çekilebilecek bir kaynak yaratılmış olacak. İşçiler açısındansa tıpkı emeklilik gibi kıdem tazminatı da insan ömrünün sınırlarını zorlayan bir uzak hayale dönüşecek. Sözün kısası, kıdem tazminatı fonu, kıdem tazminatının yok edilmesiyle aynı anlamı taşıyor.

Utangaç Saldırı Girişimleri

Kıdem tazminatını fon aracılığıyla lağvetme girişimleri, bazen yıl aşırı bile gündeme getiriliyor. Ama işçi sınıfı düşmanlığı konusunda doruklara tırmanan AKP iktidarı bile, her zaman bunu açık açık yapamıyor.

Son fon tartışması, basın aracılığıyla “fon konusunda adımlar atılacak” fısıltısının yayılmasıyla başladı. Erdoğan ve bakanları, ilk başta topa doğrudan girmedi. Konu medyada gündem olup tartışma bir derece kanıksanınca, yine de inisiyatifi tam olarak ellerine almadan açıklamalar yaptılar.

Örneğin Erdoğan, ihaleyi işçi ve işveren taraflarının anlaşmasına yüklemeye çalıştı. Eğer anlaşamazlarsa o takdirde devreye girecekti. Ama sermaye cephesinde de cesaret kırılması görülünce Erdoğan da sessizce geri adım attı.

İşçi Sınıfı Cephesinden

Kıdem fonu tartışmasında sadece DİSK değil Türk-İş de açıktan “kırmızı çizgi” vurgusu yapıyor. Öyle ki bu defaki tartışmalarda Türk-İş genel merkezinden “genel greve gideriz” şeklinde çıkışlar da geldi.

“Bunlar zaten bürokrat, işçiyi en sonunda satacaklar” gibi ifadelerle konfederasyonları toptan kenara atmak doğru olmayacaktır. Evet, yetersiz demek bile hafif kalır bunlara. Kıdem tazminatına yönelik bir saldırıya göğüs geremeyecek kadar hazırlıksız ve bu yüzden kapasitesiz oldukları doğru. Ancak böylesi bürokratların “genel grev” lafını ağızlarına almaları boşa değil.

Türk-İş’in tabanı da, hatta sendikasız işçi yığınları da kıdem tazminatının gasp edilmesini sessiz ve tepkisiz karşılamayacak. Herkes bunun farkında. Bu yüzden sırf kariyerleri için bile olsa kıdem tazminatını savunmak zorundalar.

Ama büyük ve dönüştürücü mücadeleleri de bu beylerden ve hanımefendilerden beklememek gerekir. 15-16 Haziran 1970’deki işçi isyanı, tam da güzel bir örnek. Dönemin DİSK yönetimi, sendikalar yasasındaki değişikliklere karşı çok büyük laflar etmişlerdi. Zira bütün kariyerleri bu yasayı engellemeye bağlıydı. Ama gerçek bir mücadeleye liderlik edecek bir noktada da değillerdi. Topu, çaktırmadan, tabanlarına attılar. 15-16 Haziran’ı bilinçli ve programlı bir şekilde DİSK yönetimi hazırlamadı. İşçi sınıfı kitlesel olarak ayağa kalkmasaydı, DİSK’in yapacakları sınırlı olurdu. Tarihin akışını, kitlelerin mücadelesi belirledi.

Kıdem tazminatına olası bir ciddi saldırıda da benzer denklemler geçerli olacak.

Her An Hazır Olmak Zorundayız

Kıdem tazminatı fonu projesinin raftaki tozlu yerine geri döndüğü söylense de bunu bir zafer olarak adlandıramayacağımız ortada. Düşman sadece saldırı yapmaktan şimdilik vazgeçti. Ama aklını peynir ekmekle yememiş her düşmanın yapacağı gibi, işçi sınıfının zayıf anını kollayacaklar.

Bu yüzden kıdem tazminatına yönelik bir saldırı girişimine karşı her an tetikte olmak ve olası bir saldırıya karşı seferber olmayı başarmak zorundayız.

Yorumlar Kapalı

Yorumlar Kapalı