Home / Yazarlar / V. U. Arslan / Sosyalistlerin “Hakikat Rejimi” – V. U. Arslan

Sosyalistlerin “Hakikat Rejimi” – V. U. Arslan

Ergin YıldızoÄŸlu, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde sol muhalefeti eleÅŸtiren bir yazı kaleme almış. Kimi önemli konuları açıklığa kavuÅŸturmak için bu köşe yazısı ile tartışmak faydalı olabilir.
E. YıldızoÄŸlu, sol muhalefeti, siyasal İslamın (AKP rejiminin) “hakikat rejimine” uygun politikaları benimsemekle ve kendi özgünlüğünü kaybetmekle eleÅŸtirirken salt ekonomik meselelerin gündem edilmesiyle AKP tabanının etkilenemeyeceÄŸi görüşünü savunuyor.
Bu görüşünü desteklemek için bir TV röportajını örnek gösteriyor. Röportajdaki kadın emekçi, ekonomik sorunlar konusunda AKP ve RTE’yi sert ÅŸekilde eleÅŸtirse de “Tayyipçi” olduÄŸunu, “baÅŸka doÄŸru dürüst bir insan” olmadığını söylüyor.
E.Yıldızoğlu verdiği bu örneğin hemen ardından emekçilerin ekonomik olan bitenin farkında olduğunu, bunları dinlemeye ihtiyacı olmadığını vurguluyor.
Gerçekten de emekçiler ağır sömürü ÅŸartlarının farkındalar ama E.YıldızoÄŸlu’nun Lenin’i de ekonomizmeleÅŸtirisi baÄŸlamında iÅŸin içine katarken atladığı bazı temel meseleler var. Birincisi siyaset, bilhassa da sınıf siyaseti, salt söylem üretmekten ibaret deÄŸildir. Emekçilerin okulu eylem sahasıdır, özneleÅŸme burada olur, dönüşüm burada gerçekleÅŸir. Siyasi farklar burada billurlaşır, bilinçli unsur burada gürbüzleÅŸir. Yani salt söylem-demeç düzeyinde yoksulluktan dem vurup yüksek siyasette skor beklemek beyhude olacaktır. Emekçileri hayata müdahale eden özneler haline getiren eylemler bütün siyasi atmosferi deÄŸiÅŸtircektir.  
Oysa bugün henüz zayıf olan sosyalist devrimci odaklar dışında emekçilere dokunan, onları fiili mücadeleye çekmeye çalışan ne bir sendika ne de bir parti var. Bu durumda hoÅŸnutsuz olan milyonlarca emekçi dağınık halde kaderleriyle baÅŸbaÅŸa kalmaktadr. Acı olan budur. Sol muhalefetin asıl eleÅŸtirilmesi gereken yer, örneÄŸin, iÅŸ yerlerine, mahallelere, sokaklara ulaÅŸacak bir asgari ücret kampanyasının tüm aralık ayı boyunca yapılamıyor oluÅŸudur. Altını bir kez daha çizelim: İstanbul’un yoksul mahallelerinde “geçinemiyoruz” diyen binlerce işçi sokaÄŸa inerse iÅŸte bu AKP’nin düşüşünün baÅŸlangıcı olur.
E. YıldızoÄŸlu‘nun atladığı bir diÄŸer temel mesele, siyasi partiler ve sınıflar arasındaki iliÅŸki meselesidir. Tamamı burjuvalardan oluÅŸan ve burjuva iÅŸleyiÅŸi temel alan CHP’nin yoksulluk üzerinden iktidar eleÅŸtirisi yapması yoksulları ne derecede etkileyebilir? Gebze Dilovası’nda sendikalaÅŸma mücadelesi veren işçilerden birisi CHP’li Kocaeli milletvekillerinden hiçbirisinin yanlarına desteÄŸe gelmediÄŸinden dert yanarken bir diÄŸer hemen lafa girmiÅŸti: “Hepsinin fabrikası var ve hiçbirinde sendika yok!” Mesele aslında bu kadar basit. E.YıldızoÄŸlu CHP’nin “ekonomist” muhalefetinin muhasebesini yaparken bu hususları gözden kaçırmamalıdır. İktidar ve muhalefet burjuva olma, burjuvadan yana olma konusunda çok benzerse o zaman farkı kültürel kodlar belirler: Namaz, türban, içki, etnisite, mezhep… İşte size emekçileri burjuva siyasete eklemleyen kemikleÅŸecek bir sürü ayrışma konusu.
Yazısının sonuç kısmında E.YıldızoÄŸlu muhalefete “deÄŸerler, inançlar ve genel olarak kültür alanında özgünlüğünü kaybetmemeyi” tavsiye ediyor. YıldızoÄŸlu bunlardan laiklik, cumhuriyetin kazanımları ve aydınlanmayı anlıyorsa fena halde yanılıyor. Bizler Sincan’da, Sultangazi’de, Gebze’de ve direniÅŸe geçen her iÅŸyerinde, devrimci kimliÄŸimizi saklamadan, muhafazakar işçilerle kaynaÅŸabildiÄŸimizi, içlerinden devrimci işçiler yetiÅŸtirebildiÄŸimizi gördük. YavaÅŸ da olsa harekete geçen emekçilerin devrimcilerin samimiyet ve tutarlılığı karşısında etkilenmemesi mümkün deÄŸil. Bu yüzden diyoruz ki muhafazakar bir emekçinin CHP gibi bir burjuva partiye kaymasındansa devrimcilere kayması çok daha kolaydır. Yani siyasal İslamcı ve cumhuriyetçi hakikat rejimlerinin yanında bir de sosyalistlerin hakikat rejimi var. Sosyalistlerinkisi diÄŸerlerinden farklı olarak laiki, muhafazakarı ve Kürt’üyle farklı kültürlerden gelen emekçileri bayrağı altında toplamaya muktedirdir, çok daha çekicidir. Yeter ki emekçilerle doÄŸru ÅŸekilde temasa geçelim, yeter ki devrimcilerin güçlü ve merkezileÅŸmiÅŸ örgütünü kurabilelim.Â