Ukrayna’da devlet baÅŸkanı Viktor Yanukoviç ülkeden kaçarken, Kırım’da Ukrayna’nın bölünmesi için düğmeye basıldı. Åžimdilerde savaÅŸ tamtamları çalınıyor. YaÅŸananları anlamak için Ukrayna’nın tarihini kısaca incelemek yararlı olacaktır.
Ukrayna, uzun süre, Lehistan, Osmanlı Devleti ve Rusya arasında paylaşım alanı oldu. Ukrayna halkı yüzyıllar boyunca, bölgeye hakim olmaya çalışan imparatorlukların arasında, savaÅŸ, açlık ve yoksullukla mücadele etti. Ta ki 1917 Ekim Devrimi’ne kadar… Ekim Devrimi’nden sonra, Aralık 1917’de, Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ilan edildi; fakat burjuvazi’nin S.S.C.B’de baÅŸlattığı karşı-devrim hamlesi, Ukrayna’da da etkili oldu. Ukrayna halkı, büyük fedakarlıklarla, emperyalizmin karşı-devrim hamlesini, 1921’de yenilgiye uÄŸratmayı baÅŸardı. Sovyet yönetiminde Ukrayna dili ve kültürü yeniden doÄŸuÅŸ yaÅŸadı. Ezilen ulusların kendilerini ifade etmeleri yönündeki bu politika halkların kardeÅŸliÄŸinin de nasıl saÄŸlanacağını gösteriyordu. Bu dönemde Rusça ya da Ukraynaca konuÅŸan emekçiler arasında herhangi bir gerilim bulunmuyordu. Ukrayna’daki yeni sovyet idaresi, saÄŸlık, eÄŸitim, sosyal güvenlik, kadın hakları, barınma ve diÄŸer yaÅŸam standartları konularında önemli atılımlar saÄŸladı. Bu dönem, aynı zamanda Ukrayna’da sanat ve edebiyatın rönesans yıllarıydı.
Ukrayna’nın yeraltı kaynaklarının zenginliÄŸi, iklimin çok çeÅŸitli olmasına baÄŸlı yetiÅŸen farklı tarım ürünleri ve bu ürünlerin taşınmasını saÄŸlayan 22.000 km’lik demiryolu ağı, Ukrayna halklarına büyük katkı saÄŸlasa da iç savaÅŸ koÅŸullarında iyice yıpranan halk, Stalinizmin karşı-devriminden sonra, Ekim Devrimi’nden önceki sıkıntılı günleri yeniden yaÅŸamaya baÅŸladı. Öncelikle Ukrayna Komünist Partisi’nin eski BolÅŸevik kadrolarında “milliyetçi sapma” suçlamasıyla temizlik baÅŸladı. Rus ÅŸovenizminin saldırganlığı altında 1930’lar tam bir kabusa dönüştü. Ukraynalı düşünür ve sanatçılar, susturulup bastırıldı, yok edildi; tüm Rusya’daki devlet terörü Ukrayna’da da tam gaz uygulandı.
1932 ve 33’te Stalinizm’in tarımda zorla kollektifleÅŸtirme politikaları sonucunda yaÅŸanan büyük tahıl kıtlığı en çok Ukrayna’yı vurdu. 18 farklı ulusun yaÅŸadığı Ukrayna’da söz konusu kıtlık sonucunda bazı kaynaklara göre 6 milyon, bazı kaynaklara göre ise 10 milyon insanın öldüğü belirtiliyor. Ukraynalılar buna “açlıktan öldürme” anlamına gelen Holodomor ismini verdiler. Ölü sayısı bugün tam olarak belirlenemese de bu kıtlıkta Ukrayna halkının yaklaşık dörtte birinin açlıktan ve çeÅŸitli hastalıklardan öldüğünü söyleyebiliriz. Söz konusu kıtlıkta ölenlerin %81.3’ünün Ukraynalı ve sadece %4’ünün Rus olması, Stalin’in bu katliamdaki milliyetçi reflekslerini gözler önüne seriyor. Açlığın çok yoÄŸun yaÅŸandığı dönemde dahi, S.S.C.B 1932 ve 33’te toplamda 2 milyon ton tahıl ihraç etmiÅŸtir. Peki, bu kadar büyük miktarda ihraç edilen tarım ürününün bir kısmı, dışarıya satılmak yerine milyonlarca insanın açlıktan öldüğü Ukrayna’ya gönderilemez miydi? Ya da teklif edilen yabancı insani yardımlar, Stalin yönetimi tarafından kabul edilemez miydi? Bu gibi sorular, bugün Ukrayna’da karşılaÅŸtığımız aşırı Rus düşmanlığının kaynaklarına iÅŸaret ediyor. 2006 yılından beri Ukrayna ve baÅŸka bazı ülkelerde 1932-33 kıtlığı, soykırım ve insanlığa karşı suç olarak kabul ediliyor. ukraynakıtlık-maleviç.jpg ¬Kazimir Maleviç, Ukrayna’daki kıtlığı anlatan KoÅŸan Adam ya da Haçla Kılıç Arasındaki Köylü isimli tablosu yıkıma uÄŸrayan bir coÄŸrafyadaki koÅŸan köylüyü resmediyor..
Stalinizm Ve Faşizm Arasında Sıkışan Ukrayna Halkı
Stalinizmin Ukrayna’da yarattığı bu tahribat, 1941’de Nazi İşgali’ne uğrayan Ukrayna halkının bir kısmının, Hitler’in SS Birlikleri’ni bir kurtarıcı olarak görmesine neden oldu. Batı Ukrayna halkının bir bölümünün Stepan Bandera gibi faşistlerin peşine takılmasını basitçe ihanetçilik olarak görmek, işin içinden en kolay çıkma yöntemi olur. Her şeye rağmen Ukrayna halkının çok büyük kısmı Nazi ordularına karşı yürütülen savaşa katılmıştır.
FaÅŸizmin, halkların sosyal adaletsizlik, açlık ve yoksulluktan kaynaklanan sıkıntılarını kullanarak örgütlendiÄŸini tarih bize öğretti. Hitler, Almanya’da Versailles’ın halkın üzerinde yarattığı büyük baskıyı kullanarak örgütlenmiÅŸti. Aynı ÅŸekilde, Naziler, Ukrayna’da Stalinizm’in Rus milliyetçiliÄŸi çerçevesinde açlığa ve ölüme terk ettiÄŸi insanların sıkıntılarını kullanarak bölgeye, ciddi bir direniÅŸe maruz kalmadan girdi. Sovyet ülkesini milliyetçi bir cenderenin içine sokan ve insanları Nazi ordularından medet umar hale sokan Stalin ise savaÅŸtan sonra cezalandırma kampanyası olarak 450 bin etnik Alman’ı ve 200 bin Kırım Tatarı’nı çoÄŸunun öleceÄŸi zorunlu sürgüne gönderdi. Böylelikle bugün kendisini gösteren milliyetçi histeriye büyük bir acı dalgası daha eklenmiÅŸ oldu.
‘Turuncu Devrim’in Ardından Ukrayna…
Ukrayna’da 2004’te yaÅŸanan ‘Turuncu Devrim’in ardından AB’nin kahraman ilan ettiÄŸi Yulia TimoÅŸenko ve Viktor Yuşçenko ikilisi, yolsuzluklara battılar, birbirleriyle kavgaya tutuÅŸtular ve halkın gözünden düştüler. Neticede “Turuncu Devrim” rüzgarı kısa sürede dindi. 2010 yılında Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç Devlet BaÅŸkanı olacaktı.Ekim 2012’de yapılan parlamento seçimlerinde, partilerin kazandıkları milletvekili sayıları şöyleydi: Bölgeler Partisi(Yanukoviç’in partisi) 187, Devrik BaÅŸbakan TimoÅŸenko’nun Anavatan Partisi 103, Dünya Boks Åžampiyonu Vitali Kliçko’nun Reformlar İçin Ukrayna Demokratik İttifakı (UDAR) 40, Ukrayna Komünist Partisi (UKP) 32, faÅŸist Bütün Ukrayna BirliÄŸi Swoboda37 sandalye kazanmıştı. 43 milletvekili bağımsız olarak seçilmeyi baÅŸarırken, 6 milletvekili de diÄŸer küçük partilerden seçilmiÅŸti. Yani Yanukoviç, hem baÅŸkanlık sistemiyle yönetilen Ukrayna’da Devlet BaÅŸkanlığı’nın gücünü elinde bulunduruyor, hem de parlamentoda Bölgeler Partisi aracılığıyla çoÄŸunluÄŸu saÄŸlıyordu.
Yanukoviç, meşruiyetinin kaynağı olarak daima, arkasındaki Rusya gücünü, dolar milyarderi oligarklar ve mafya ile Ukrayna’nın Doğu’sundaki ciddi halk desteğini gördü; ancak kapitalizmin büyük buhranlar yaşadığı dönemde, Ukrayna da krizden etkilendi. Örneğin 2010’daki ekonomik kriz, yazının devamında ayrıntılı değineceğimiz işsizlik sorununu ortaya çıkarttı.
Yanukoviç’in Düşüşü…
Ukrayna Devlet Başkanı Yanukoviç’in, Avrupa Birliği ile imzalanması planlanan Ortaklık Anlaşması’nı Kasım ayında iptal etmesinden sonra başlayan olaylar, kısa bir sürede büyüyerek 28 Ocak’ta Ukrayna Başbakanı Mikola Azarov’un ve hükümetin istifasını beraberinde getirmişti.
Olayların yayılmaya devam edeceğini anlayan Yanukoviç, olayların başlangıcından sonuna kadar genel olarak iktidarda kalabilmek adına iki önemli stratejik hamle yaptı. Birinci hamlesiyle, 25 Ocak’ta muhalefetteki Vatan Partisi lideri Yatsenyuk’a başbakanlık; Reform İçin Ukrayna Demokratik Birliği Partisi lideri Kliçko’ya İnsani İşlerden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı teklifinde bulundu. Böylece, kendi uydusu durumundaki başbakan Mikola Azarov’u feda etmiş oldu. Yanukoviç bu hamleyle biraz olsun nefes alabilmeyi düşündü; fakat atılan bu geri adım, göstericileri tatmin etmedi. Çünkü Ukrayna, Başkanlık Sistemi’yle yönetilen bir ülke ve gücün çoğu Başbakan’da değil, Devlet Başkanı Yanukoviç’te bulunuyor. Dolayısıyla Sağ Sektör gibi aşırı sağcı fanatik gruplar, başbakanın değişmesini yeterli bulmadılar.
Yanukoviç’in ikinci stratejik hamlesi, Ukrayna’daki gösteri yasaklarına dair oldu. Ukrayna’da olayların baÅŸlamasından sonra 1 Aralık ve 17 Ocak’ta alınan kararlarla, gösteri yapılması, kamu binalarına zarar verilmesi, kamu binalarının iÅŸgali, gösterilerde kask giymek vb’leri yasaklanmıştı. Söz konusu yasaklardan sonra Ukrayna’daki Özgürlük Meydanı’nda büyük protestolar oldu. Yanukoviç, bu yasakları geri alarak gösterilerin biraz olsun durulmasını amaçladı; fakat Yanukoviç’in bu hamlesi de iÅŸe yaramadı ve BaÅŸkanlık Sarayı eylemcilerin eline geçtikten sonra, Yanukoviç için 24 Åžubat’ta yakalama kararı çıkartıldı.
Ukrayna’da 73 Yıl Sonra FaÅŸizmin Ayak Sesleri…
Yanukoviç’in sözünü ettiÄŸimiz tavizlerinin havada kalmasının en önemli nedenlerinden biri, hiç kuÅŸkusuz, eylemlerin kontrolünü giderek ele geçiren ‘’Trizub’’, ‘’Vatansever Ukrayna’’, ‘’Beyaz Balyoz’’, ‘’Sosyal Nasyonal Asamble’’, ‘’Una Unso’’gibi faÅŸist grupların uzlaÅŸmaz tavırları oldu. Çünkü bu fanatik gruplar, Yanukoviç’in devrilmesi dışındaki hiçbir seçenekten tatmin olmayacaktı…
Nazilerin Ukrayna’da, Stalinizmin 1932-33 kıtlığında ölüme terk ettiÄŸi insanların acılarını kullanarak 1941’de bölgeyi rahatlıkla iÅŸgal ettiÄŸini ifade etmiÅŸtik. Nazilerin 73 yıl önce kullandığı bu yöntemi, bugün faÅŸist bileÅŸenlerin oluÅŸturduÄŸu ‘SaÄŸ Sektör’, aynı yerde, Ukrayna’da, tekrar uygulayarak örgütleniyor. Eric Draitser’in ‘’FaÅŸizmin Yeniden DoÄŸuÅŸu ve Ukrayna’’ makalesinde ifade ettiÄŸi gibi faÅŸistler, Ukrayna ve Avrupa’da örgütlenme aracı olarak kapitalizmin yarattığı ekonomik bunalımların, sosyal adaletsizliklerin, yoksullukların ve iÅŸsizliÄŸin ajitasyonunu yapıp halk nezdinde sempati kazanmaya çalışıyor. İşsizlik demiÅŸken, Ukrayna’da genç nüfus, ciddi bir iÅŸsizlik ve yoksulluk sorunuyla karşı karşıya. Kapitalizmin küresel krizinin 2010’da Ukrayna’yı da vurmasıyla, söz konusu dönemde iÅŸsizlik oranının ülkede yaklaşık %8.1’lere kadar çıktığı tahmin ediliyor. Ülkenin faÅŸizmin güçlü olduÄŸu batısında ortalama ücretlerin daha düşük, yoksulluk oranının daha yüksek olduÄŸunu belirtelim. Ukrayna’da faÅŸizmin özellikle iÅŸsiz ve yoksul genç nüfus arasında yayılmasını böyle okumak gerekir. Ukrayna’daki faÅŸist gruplar, ayrıca, boÄŸazına kadar yolsuzluklara batan Ukrayna siyasetini topa tutarak, “yolsuzluÄŸu ezeceÄŸiz” demogojisiyle puan topluyorlar.
Ukrayna’daki İsyana İlericilik Atfetmek Mümkün mü?
Polise karşı direnen insanlar, bakanlıkları ele geçiren göstericiler, polis araçlarını molotof yaÄŸmuruna tutanlar… Tüm bunlar, herhangi bir sokak muhalefetini ‘ilerici’ yapmaya yeter mi?
Soruya şöyle yanıt verelim: polisi molotof yağmuruna tutanlar, bakanlıkları ele geçirenler, Yanukoviç’i alaşağı ettikten sonra, ‘ayaklarının tozuyla’ gericilik mesaisine başladı! İlk olarak ‘’Azınlık Dil Yasası’’ iptal edildi. Rusça, Macarca ve Romencenin resmi dairelerde kullanılması yasaklandı, gamalı haç taşıyıp Nazi selamı verenlere yasal statü verilmeye başlandı. Öyle ki faşist grupların üyeleri polis teşkilatına alındılar bile.
Faşistlerin bu gerici uygulamalarının devamının geleceğini ve Ukrayna’daki faşizan baskıların artacağını öngörmek zor değil. Hatta bunun pratikteki ilk yansıması, 26 Şubat’ta Kırım’da yaşandı. Ukrayna’ya bağlı Kırım’da, Tatarlar ile Ruslar, Kırım’ın başkenti Simperafol’de özerk bölgenin durumuyla ilgili bir oturumun yapıldığı yerel meclis binası önünde kavga ettiler. Söz konusu kavgayı ‘’karşıt görüşlerin münakaşası’’na indirgemek büyük yanılgı olur. Tekrar belirtmekte fayda var: önümüzdeki günlerde, Ukrayna’da yükselen faşizme paralel olarak, bu tarz etnik kavgaların daha fazla görülme ihtimali yüksek.
Avrupa BirliÄŸi İpin Ucunu Kaçırıyor – Çuvallıyor
Ukrayna’da halka tek alternatif olarak gösterilmeye çalışılan Avrupa Birliği’nin, sorunları çözemeyeceğini net bir şekilde söyleyelim. Yunanistanlı emekçilerin hali ortada. Yunanistan’da Troika (IMF, Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Komisyonu) tarafından uygulanan sert kemer sıkma politikası ülke ekonomisini, en az Amerika’daki Büyük Bunalım kadar kötü bir bunalıma sürükleyerek iyice sıkıntıya uğrattı. Yunanistan’da böyle bir ortamda faşist Altın Şafak Partisi, tıpkı Ukrayna’daki gibi, ekonomik sıkıntıları kullanarak gücünü arttırdı.
Avrupa BirliÄŸi’nin diÄŸer ülkelerinde de durum farklı deÄŸil. AB’ye bir süre önce katılan eski DoÄŸu Bloku ülkeleri, beklediklerini hiç de bulmuÅŸ deÄŸiller. Bu ülkelerden Batı Avrupa’ye giden göçmen işçiler, bir yandan ucuz iÅŸgücü olarak istismar edilirlerken diÄŸer yandan da ikinci sınıf insan muamelesi görüyorlar.
AB ise bir yandan Ukrayna’daki Yanukoviç’i deviren kitlesel eylemlere tam destek verdi. Batı basını ve bu arada demokrasicilik oyunları ile emperyalizme yedeklenmenin formülasyonunu yapan bir takım sol-liberal sol oluÅŸumlar, Ukrayna’daki hareketin özgürlükçülüğünden dem vurarak hareketten yana geniÅŸ bir kamuoyu yarattılar. Böyle olunca, Nazi selamı veren bir çeÅŸit “özgürlükçülük” peyda olmuÅŸ oldu. Tıpkı Suriye’de kafa kesen fanatik dinci özgürlükçüler örneÄŸinde olduÄŸu gibi. Üstelik Nazi selamı veren bu “özgürlükçüler”, Ukrayna’da giderek inisiyatifi aldılar ve erken seçim yapılması ile bir dizi anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸini kapsayan varılmış (imzalar atılmıştı) uzlaÅŸmayı tanımayarak Yanukoviç’i deviren düğmeye bastılar. Böylelikle olaylar kontrolden çıkmış oldu. Rusya yanlısı doÄŸu vilayetlerinde ayrılıkçılık rüzgarı ÅŸiddetlenmeye baÅŸladı ve en önemlisi hamle üstünlüğü Putin’e verildi.
Rusya Devrede – SavaÅŸ Kapıda
Putin bu üstünlüğü nasıl deÄŸerlendirir, Kırım’a el atmakla yetinir mi yoksa müdahale alanını Ukrayna’nın Rusça konuÅŸan sanayi merkezi doÄŸuya da geniÅŸletir mi bunu zaman gösterecek, ama kesin olan ÅŸu ki Rusların çoÄŸunlukta olduÄŸu Kırım’da ayrılıkçılık ateÅŸi yanıyor. Kırım parlamentosu ve meclis binalarının yanısıra havalanları da askeri üniformalı silahlı güçlerin eline geçti. Böylelikle Kırım ÅŸimdilik kansız bir ÅŸekilde Ukrayna’dan kopmuÅŸ oldu. Kırım havası trafiÄŸe kapatıldı, limanlar Rusya’nın kontrolüne geçti. Kırım Parlamentosu 30 Mart’ta bağımsızlık için referanduma gitme kararı aldı bile. Kiev’de ipleri eline alan Ukrayna milliyetçilerinin olaya nasıl müdahale edecekleri bu yazı hazırlanırken netleÅŸmemiÅŸti, ÅŸimdilik sadece savaÅŸ tehditleri havada uçuÅŸuyor. Ama olası bir maceranın Rusya tarafından sertlikle cevaplanacağı kesin gibi. Halihazırda Sivastopol’daki Rus askeri üssünde 50 bin civarında Rus askeri bulunuyor. Durumun kötüleÅŸtiÄŸinin ve iplerin Rusya’nın eline geçmekte olduÄŸunun farkında olan ABD’li diplomatlar panikle Rusya ile iÅŸbirliÄŸi çaÄŸrısı yapıyorlar. SoÄŸuk SavaÅŸ’ın bitiminden beri Rusya ile aralarındaki en büyük gerginlik yaÅŸanıyor. DiÄŸer taraftan Kiev’de sokaktan gelen büyük güçleri olan Rusya karşıtı milliyetçi ve faÅŸist güçlerin söz dinlemeye ne kadar yatkın oldukları bambaÅŸka bir tartışma konusu. Büyük bir emperyalist savaşın tetiklenmesi olasılığının akıllara gelmesi bile tüm dünyayı titretmeye yetti. Ukrayna’yı kaybetmeyi göze alamayacak olan Rusya, AB ve AB yanlısı elitlerin süreci iyi yönetememelerinden kaynaklı olarak üste çıkıp avantajlı duruma geçmeye çalışıyor.
Sonuç
Ukrayna’da 1917’den sonra gelen devrim ve iç savaşın kazanılmasıyla baÅŸlayan güzel günler, fazla uzun süreli olamadı. Stalinizmin geliÅŸtirdiÄŸi milliyetçilik sarmalı, bugün eski Sovyet coÄŸrafyasının neredeyse tümünü esir almış durumda. Halklar arasına ekilmiÅŸ etnik düşmanlık, büyük emperyalist güçlerin manevra alanını oluÅŸturuyor. Ukrayna’daki Rus ve Batı yanlısı her iki taraf da emekçi halka daha fazla kan, göz yaşı, nefret ve sömürüden baÅŸka birÅŸey vaad etmiyor.
Stalinist rejimlerin hüküm sürdüğü eski DoÄŸu Bloku ülkelerinde geçtiÄŸimiz ÅŸubat ayında Bosna’da görülen sosyal patlamada olduÄŸu gibi umut verici hareketler, hiç yok deÄŸil; ama dünyanın geri kalan bölgelerindeki devrimci sınıf mücadeleleri ve enternasyonalist hareketlerin baÅŸarılarının getireceÄŸi ileri itilim olmadan, sürekli körüklenen milliyetçilik ve etnik düşmanlığı frenlemek ve Rus milliyetçiliÄŸiyle özdeÅŸleÅŸen, Stalinizm mirası, baskıcı komünizm imajını yıkmak kolay olmayacak.













