Home / Seçme Yazılar / Troçki ve Devrimci Mirası – Derya Koca

Troçki ve Devrimci Mirası – Derya Koca

21 AÄŸustos, 2014

 Dünya devriminin komutanı Lev Troçki’nin 20 AÄŸustos 1940’ta, Meksika’da Stalin’in ajanları tarafından katledilmesinin üzerinden 74 yıl geçti. KatledildiÄŸinde 62 yaşındaydı ve tarih için sadece kısacık bir zaman dilimi sayılabilecek bu zaman içinde insanlık tarihinin en büyük alt üst oluÅŸunun Lenin ile birlikte önderliÄŸini yapmıştı. 1924’ten itibaren ortaya koyduÄŸu irade ile insanlığın en görkemli devrimini kurtarmak adına ikinci mücadelesini örgütlemiÅŸtir. Karşı devrimimden itibaren 1940’a kadar, dostlarını, yoldaÅŸlarını, dört çocuÄŸunu ve torunları dâhil her ÅŸeyini bu mücadele uÄŸruna kaybetti. Her ÅŸeye raÄŸmen uzlaÅŸmaz bir komünist olarak hayatına veda etmiÅŸtir. Hayatının en zor yılları olan son 12 yıl, yani uluslararası sol muhalefetin örgütlenmesi için gücünün son noktasına kadar mücadele ettiÄŸi sürgün yılları, yazımızın temel noktasıdır. Sol muhalefetin örgütlenmesi, sürgünler, cinayetler ve sayısız zorluk dolu bu yıllar; halen sol için, tarihin, hesaplaÅŸması en zor yıllarıdır.

Şafak Söküyor: 1917 Ekimi

1917 Ekim Devrimi ile adaletli bir dünyanın ilk adımları atılmıştı. Ancak SSCB, devrimden sonraki yıllarda sayısız sorun ile dövüşüyordu. Günlük hayatı idame ettirmek bile bir sürekli devrim sorunu haline gelmişti. Öte yandan dünyanın hemen her yerinde işçi sınıfı dövüşmek üzere kolları sıvamıştı. Almanya başta olmak üzere dünya emekçileri başarılı bir önderlik ile bu sorunu hızlı bir şekilde çözüme kavuşturabilirdi. Ancak Sovyetler içindeki sorunlar, dünya devriminin önünde bir engel haline dönüştü.

BolÅŸevizmin babası Lenin’in 1924’te ölümünden sonra zaten var olan çeliÅŸkiler artık iyice görünür hale gelmiÅŸti. Yeni bir savaÅŸ baÅŸlıyordu: Ya sürekli devrim ile SSCB dünya devrimini ilerletecek ya da devlet mekanizması ile özdeÅŸleÅŸmeye baÅŸlayan partinin ve bürokratizmin rahatlığına alışan kadroların tutuculuÄŸu önderliÄŸinde yozlaÅŸacaktı.

Sol Muhalefet

Lenin, ölmeden önce Troçki’ye parti içinde bürokrasinin önderliÄŸini üstlenen Stalin’e karşı iÅŸbirliÄŸi önermiÅŸ, partideki bürokratik kabuÄŸun kırılması için verdiÄŸi çabalar ve saÄŸ unsurlara karşı baÅŸlatılan savaÅŸ hayatının son kavgası olmuÅŸtu. Lenin’in son kavgası ölümünden sonra Troçki’nin önderliÄŸinde devam edecekti. Parti içinde Sol Muhalefet olarak örgütlenen BolÅŸevik, genç işçi kuÅŸağı Lenin’in ölümünden sonra partinin ve ülkenin tek hâkimi olmak yolunda her türlü hırsa sahip olduÄŸu açıkça belli olan Stalin’e ve önderliÄŸini yaptığı bürokrasiye karşı muhalefete geçmiÅŸti. Temel amaç işçi sınıfının bir sanayi atılımı ile yeniden canlandırılmasıydı. Bu bir ulusal kalkınma programı olmaktan ziyade ülkede proletaryayı sayıca ve nitelikçe güçlendirmek üzere konulan bir hedefti. Böylece partiye karşı verilecek mücadele de kitlelerin tabandan örgütlediÄŸi bir siyasi mücadelenin sonucu olacaktı. İşçi sınıfı yeniden siyasal özne olacaktı, işçi demokrasisi bürokratizme karşı en nihai çözümdü.

Troçki’nin kendisi her ne kadar halen SavaÅŸ Komiseri, Politbüro üyesi, Komintern’in ilk dört kongresinin önderliÄŸini yapan dünyaca bilinen bir devrimci olsa ve milyonlarca emekçinin otorite kabul ettiÄŸi bir figür olsa da mesela bir bireysel hesaplaÅŸma asla olamazdı. Troçki, BolÅŸevik devrimi yapan milyonların çıkarını temsil ediyordu. Troçki Rusya’nın işçi sınıfını yeniden bir kavgaya davet ediyordu.

1920’lerde Uluslararası Sol Muhalefet’in safında hızlıca toplanan binlerce genç devrimci, Troçki yoldaÅŸ ile bu kavgaya atıldı. 1928’e gelindiÄŸinde Stalinist bürokrasi, sol muhalefete büyük bir saldırı dalgası baÅŸlatmıştı. Troçki, iki yıl içinde bütün yetkileri elinden alınmış bir BolÅŸevik olarak Alma Ata’ya, hayatının üçüncü sürgününe gönderilecekti. Ancak Stalin halen her ÅŸeye muktedir olabilecek kadar nüfuz sahibi deÄŸildi, hele söz konusu hasmı devrimin önderi Troçki olunca! Sol muhalefet halen canlı ve inançlıydı. Ancak artık yeraltına çekilmek durumundaydı. Yine de Troçki’ nin sürgününe karşı büyük bir direnç gösterilecekti. Stalin’in ilk sürgün denemesinde Troçki’nin bindirileceÄŸi tren istasyonuna doluÅŸan büyük bir kalabalık tren raylarının üzerine yatarak hareket etmesini engellemiÅŸti. İkinci sefer ise Troçki’nin ancak büyük bir gizlilik içinde resmen kaçırılması ÅŸeklinde gerçekleÅŸebilmiÅŸti.

Kendi Devriminden Sürgün*

Troçki’nin üçüncü sürgünüydü bu. İlki, 1898 yılında henüz çok genç olmasına raÄŸmen kurduÄŸu ve hızla örgütlediÄŸi Güney Rusya İşçileri BirliÄŸi davasının ardından Çarlık rejimi tarafından gönderildiÄŸi sürgündü. Sibirya’nın bozkırlarından kaçmayı baÅŸararak 1902’de Viyana’ya, göçmen devrimci kadrolarla birlikte oldukça zor bir mücadeleye girmiÅŸti. Londra’ya geçerek Lenin’in Iskra grubuna genç ve yetenekli bir devrimci olarak katılmıştı. 1905 devrimiyle birlikte ülkeye gelmiÅŸ, Sovyetlerin önderliÄŸini yapmıştı. Yeniden sürgüne gönderilse de Sibirya’dan kaçmayı tekrar baÅŸarmıştır. Troçki 1917 Åžubat Devrimi ile yeniden ülkeye dönene kadar sürgünde kalmıştır.

1927’de parti üyeliÄŸi de elinden alınan Troçki 1928’de Alma Ata’ya gönderildi. 1929 yılında ülkeden çıkarıldı. İstanbul’a artık Komünist Parti içindeki Sol Muhalefet’in deÄŸil, artık bütün dünyada örgütlenmeye çalışan Uluslararası Sol Muhalefet’in lideri olarak gidiyordu. Daha ÅŸimdiden Stalin’in zindanlarında 2 bin muhalif vardı.

12 Åžubat 1929’da Troçki İstanbul’a vardığında 1917 devriminden kaçan yaklaşık 200 bin Beyaz Rus’tan 4 bini İstanbul’da bulunmaktaydı. Stalin’in aklından geçen ÅŸey Troçki’yi onun katili olmaya aday binlerce karşı devrimcinin içine bırakmaktı.

Muhalefeti Örgütlemek

GPU ajanları dünyanın dört bir yanında Troçki’yi takip edip türlü suikast hazırlıkları yapacak, Troçki’nin en yakınına kadar sokulacak, muhalefeti yıpratmak için uydurma delillerle O’nun siyasi otoritesini ortadan kaldırmaya ve yoldaÅŸlarının katledilmesi için gerekli bahaneleri yaratmaya çalışacaktı. Sürgünde olan ya da partiden atılan elbette yalnız Troçki deÄŸildi. Ancak Stalin sürgündeki muhalefetin örgütlenmeye devam etmesi üzerine sürgün cezalarından vazgeçti. Yeni yöntemleri tehdit, iÅŸkence ile “itiraflar” almak, seri idamlar ile katletmekti.

Troçki İstanbul’a geldiÄŸinde her ÅŸeye hazırlıklıydı. Dünyanın otuz ülkesiyle baÄŸlantı kurma, binlerce komünisti bir muhalefet etrafında birleÅŸtirme görevini omuzlamıştı. Sovyet devriminin lideri olarak bu tarihten itibaren Sol Muhalefet’i komünist partiler içerisindeki hizipler ÅŸeklinde örgütlemeye devam edip, devrimi sonuna kadar savunacaktı. İstanbul’a varır varmaz Sovyet KonsolosluÄŸuna yerleÅŸen Troçki, konsolosluk çalışanlarının büyük hürmeti ile karşılandı. Troçki derhal kolları sıvayarak postaneden telgraf yoluyla binlerce kelimelik makaleyi Fransa ve Rusya’ya gönderdi. Ardından Stalinizme direneceÄŸinin mesajını verdi. Hemen ardından SSCB’den gelen direktifle konsolosluktan çıkarıldı. Büyükada’daki eski ahÅŸap bir köşke yerleÅŸti. Bir zamanlar Bizans İmparatorluÄŸu’nun sürgünlerinin gönderildiÄŸi bu ada, artık kendi devriminden sürülmüş bir devrimciyi ağırlıyordu. Troçki, oÄŸlu Sedov’u Almanya’ya göndererek Avrupa ile baÄŸlantı kurdu. Muhalif Bülten adındaki yayın Rusya’ya da sokuluyordu.

Bu dönemde (1929-1934) Birinci Kalkınma Planı ile sanayileÅŸme hamlesi baÅŸlatılmıştı. Ancak bu Stalin için uluslararası emperyalist rekabette güçlü olma ve aynı zamanda güçlü bir sermaye birikimi yaratabilmenin yöntemiydi. Bu dönemde Stalin’in iÅŸkence tezgâhlarından geçen eski BolÅŸeviklerden birçoÄŸu af dileyerek ya da “itirafçı” olarak partiye geri döndüler. Stalin’in amacı Troçki’yi yalnızlaÅŸtırmaktı. Eski bir BolÅŸevik olan Rakovski’nin 1934’te özür dileyerek partiye geri döndüğü haberini aldığında Troçki, masasında resmini taşıdığı eski yoldaşının ve dostunun resmini büyük bir öfkeyle ve kırgınlıkla çöpe atacaktı.

Öte yandan Ekim Devrimi’nin önderini bir anda gözden düşürmek Stalin için imkânsızdı. Bütün ülkelerin komünistlerinden – baÅŸta Çin, Endonezya, Hollanda, İtalya, ABD, Kanada, Belçika, Almanya ve Fransa olmak üzere- Stalin’in politikalarına protestolar yaÄŸmaya baÅŸlamıştı.

Mussolini’nin hapishanelerindeki Gramsci Stalin’e karşı duruÅŸunu bildiren mektubunu İtalya Komünist Partisi’ni temsilen Komintern’e katılan Togliatti aracılığıyla gönderse de Togliatti mektubu hasıraltı edecek ve Stalin’in korosuna katılacaktı.

İlk Kurbanlar

Troçki 20 Åžubat 1932’de Sovyet yurttaÅŸlığından çıkarıldı. MenÅŸeviklere ve yasadışı ilan edilen Sosyalist Devrimcilere dahi verilmeyen cezalar Troçki’nin ÅŸahsına yöneltiliyordu. Hem de en alçakça yalanlarla. Ancak hiçbir ÅŸey uluslararası komünist hareket açısından 1936-38 arasında kurulan düzmece mahkemeler aracılığıyla milyonlarca komünistin katledilmesi kadar acı olmamıştı. Bu temizliÄŸin ilk kurbanı da Blumkin’di.

Blumkin, eski bir Sol Sosyalist Devrimci idi; 1917’de BolÅŸeviklerle ayaklanmaya katılmıştı. Brest-Litovsk AnlaÅŸması’nı reddediyor ve devrimci bir hisle savaşın devamını savunuyordu. AnlaÅŸmanın ardından savaşı kışkırtmak için Alman konsolosunu bir suikastle öldürdü. Yakalanıp karşısına getirilen bu genç ateÅŸli devrimci ile Troçki saatlerce konuÅŸmuÅŸ ve onu BolÅŸevik saflara katılmaya ikna etmiÅŸti. Almanya’ya idam edildiÄŸi söylense de devrime sadakatini göstermek için İç SavaÅŸ’ta en tehlikeli ajanlık görevlerinde hizmet etmiÅŸ, baÅŸarılı bir asker olarak GPU’da yüksek subay olmuÅŸtu. Gönül bağı ile baÄŸlı olduÄŸu Troçki ile Büyükada’da görüşüp Muhalif Bülten’in Rusya’ya sokulmasına yardım edince büyük terörün ilk kurbanı oldu. Blumkin, ölüm mangalarının karşısına başı dik çıkmıştı ve haykırmıştı: “YaÅŸasın Troçki!” Bu haykırış uzun yıllar katledilen BolÅŸeviklerin son sözleri olmaya devam etti.

Bürokrasinin, koskoca bir BolÅŸevik kuÅŸağı yok etmeye ihtiyacı vardı ve bunun için daha çok kan döktü. 1934 Yılında yapılan 15. parti kongresine katılan delegelerin yarısı, 178 bin kiÅŸilik ordunun ise 30 bini bir düzine düzmece gerekçeyle katledildi. İşin ucu, eninde sonunda Troçki’ye de varacaktı. Marks’ın okulunda yetiÅŸen Troçki bunun tarihsel bir zorunluluk olduÄŸunu kendisi de söyleyecekti.

DiÄŸer yandan emperyalistler gittiÄŸi ülkelerde Troçki’nin sadece basit bir sığınmacı olmadığını biliyordu. Churchill Troçki’den “canavar” diye sık sık bahsederken, Troçkist örgütler onun için kampanyalar düzenleyecek, aynı zamanda da Stalin’in muhalefeti alt edebildiÄŸi tüm ülkelerde Troçki bizzat KP üyeleri tarafından protestolar ile karşılanacaktı. Yani Troçki birden fazla cephede savaşıyordu.

Dünya devriminin yaÅŸadığı en büyük yıkım Almanya’da oldu. Troçki’nin bütün ikazlarına karşın Naziler Alman Komünist Partisi’nin ve sosyal demokratların ihanetiyle tereyağından kıl çeker gibi iktidara geldiler. Ancak Stalin ironik bir ÅŸekilde Troçki’ye Nazilerle iÅŸbirliÄŸi yapmak gibi suçlamalar yöneltecekti. Komintern’in politikaları Almanya proletaryasını tek kurÅŸun atmadan Nazizmin kucağına itmiÅŸti. Nazilerin kesin zaferinden sonra dahi KPD (Almanya Komünist Partisi) baÅŸtan sona kusursuz bir politika izlediÄŸini savundu ve Komintern Yürütme Kurulu tarafından KP’lere bu konu hakkında eleÅŸtiride bulunması kesinlikle yasaklandı. Komintern artık dünya devrimi için tam anlamıyla bir ihanetti. 4. Enternasyonal’i inÅŸa görevi için kolları sıvama vakti gelmiÅŸti.

Sürgün Günlüğü’nde Troçki’nin açıkça belirttiÄŸi gibi bu görevi onun dışında hiç kimse baÅŸaramazdı; yeri doldurulamazdı. Bu, bir gerçekti. SSCB’nin içinde de sadece hizip olarak kalmak imkânsızdı. Aygıtın tamamen tasfiye edilmesi gerekti. Rus proletaryasının 1917 Ekim Devrimi’nin gerçekleÅŸtirdiÄŸi toplumsal devrimin işçi demokrasisine ve sosyalizme geri dönüşünü saÄŸlamak için bir ikinci bir siyasal devrim gerekiyordu. Aynı zamanda dünya devrimi dalgasının bir sonraki kapitalist kriz dönemine hazırlanması için de çok hızlı adımlar atmak lazımdı.

Stalin’in Cinayetleri

Büyükada’daki dört buçuk yıl Troçki için siyasi anlamda çok verimli bir dönemdi: Hayatım, Rus Devrim Tarihi, Çin Devriminin Sorunları, Stalin Grubunun Sorunları gibi birçok eseri devrimci Marksist literatüre kazandırmayı baÅŸarmıştı. Ancak Avrupa’ya giderek örgütlenmeyi hızlandırmak gerekiyordu. 1933’te Fransa’ya, 1935’te Norveç ve nihayet 1937’de Meksika’ya gittiÄŸinde Troçki ardında kaybettiÄŸi dört evlat, iki damat, on binlerce yoldaÅŸ bırakmıştı. Ancak Meksika’da da yılmadan çalışmaya devam ediyordu eÅŸi Natalia Sedova ile birlikte. İlk kaybettikleri evlatları kızları Nina idi. Troçki ve Sedova’ya en büyük acı veren ÅŸey ise Sedov’un ölümüydü.

Leon Sedov adeta BolÅŸevik genç jenerasyonun temsiliydi; genç, çalışkan, dinamik, kendisini davasına adamış bir devrimci idi ve Troçki’nin eli kolu olmuÅŸtu. Troçki’nin çalışmaları için ihtiyaç duyduÄŸu her türlü belgeyi temin ediyordu. Öyle ki Troçki onu için “DoÄŸrusunu söylemem gerekirse 1929 yılından bu yana yazdığım bütün kitapların hemen hemen hepsine kendi adımdan sonra onun adını da koymam gerekirdi” diyecekti. Mektuplar, yazışmalar, örgütlenme çalışmaları gibi en önemli görevler onun sorumluluÄŸu altındaydı. Almanya’da çok büyük bir yükü omuzlarında taşıyordu. Paris’te GPU ajanlarınca bir hastanede 1938’in Åžubat ayında zehirlenerek katledildi.

Troçki’nin en küçük oÄŸlu Sergei ise politikadan uzaktı. Bir bilim adamıydı. Ancak Stalin, SSCB’de elinin altındaki Sergei’yi de zindanlarına kapatmaktan ve babasının aleyhinde “itiraflarda” bulunması için iÅŸkence yapmaktan çekinmedi. O sırada zindanlarda ve toplama kamplarında direnen tek muhalefet grubu Troçkistlerdi; Zinovyev ve Kamanev’in yargılanmasına, idamlara, ölümüne çalıştırılmaya karşı grevler, boykotlar, açlık grevleri ile teslim olmayı sonuna kadar reddeden binlerce Troçkist 1938’in Mart ayında gruplar halinde kurÅŸuna dizilerek infaz edildiler. Sergei iÅŸte o militanlarla birlikte üç ay süren açlık grevlerine katılmış, defalarca kez sorgulanmış ve iÅŸkenceye dayanmıştı. En sonunda idam edildi. Bir zamanlar politik bir görüşü olmayan Sergei bir devrimci olarak ölmüştü.

Devrimci Marksizmin Mirası

Troçki’nin çevresi ile yakın baÄŸ kurarak etrafına girmeyi baÅŸarmış bir GPU ajanı olan Mercader ise 20 AÄŸustos’ta Troçki’nin kafasına vurduÄŸu buz kıracağı ile suikasti gerçekleÅŸtirdi. Troçki başından ağır yaralanmıştı. Ertesi gün hayatını kaybetti. Son nefesinde ÅŸu cümleyi kurmuÅŸtu “4. Enternasyonal’in zaferinden eminim, ileri!” Coyoacan’daki cenazesine dünyanın dört bir yanından 300 bin komünist katılmıştı.

Stalin’in temsil ettiÄŸi bürokrasi, BolÅŸevizmin en tutkulu militanı olan Troçki’yi katletse de ardında bıraktığı 4. Enternasyonal, BolÅŸevizmin devamını, komünist dünya davasının umudunu sürdürmek gibi tarihsel misyonunu yerine getirmiÅŸ oluyordu. Åžimdi ise yoldaÅŸ Troçki’yi 74. ölüm yıldönümünde anarken 5. Enernasyonal’i kuracak olan ve sosyalist dünya için dövüşen devrimciler olarak anısı saÄŸladığı ışıkla yol alıyoruz.
* Attila İlhan’ın Gözlüklü Hamdi’nin Notları adlı ÅŸiirinden

Etiketlendi: