
Emekçiler, Gençler ve İlerici Halkımız
Ekonomik kriz emekçileri, köylüleri ve esnafı tüm ÅŸiddetiyle vurmadan alelacele seçim kararı alan RTE, bu hamlesinin meyvesini toplayarak 24 Haziran seçimlerinde istediÄŸi ana hedefe ulaÅŸmıştır. DiÄŸer taraftan Afrin, Kandil, Menbiç derken müthiÅŸ bir ÅŸovenist abluka kurulmasına raÄŸmen AKP-MHP aşırı saÄŸ koalisyonu geçen yılki referandumun üzerine çıkamamıştır. Bu durumun kıymetini bilmek gerekir çünkü tüm dünyada tarihsel deneyimler fetih atmosferini deÄŸerlendiren saÄŸ partilerin büyük sıçramalar yaptığını bizlere göstermektedir. Türkiye’de ise bırakın sıçramayı 1 Kasım 2015 seçimlerine göre AKP ve MHP’nin oyları %61’den %52 düzeyine gerilemiÅŸtir. Bütün devlet kaynaklarını, tek yanlı medya gücünü, OHAL koÅŸullarını ve baskıyı da hesap etmek gerekir. Bunlara raÄŸmen AKP’nin iÅŸi ancak ucundan kıyısından binbir türlü dalavere ile kurtarabilmesi, tek adam rejimine karşı ayakta duran direnç mekanizmalarının gücünü göstermektedir.
DiÄŸer taraftan, 24 Haziran seçimleri de bir kez daha göstermiÅŸtir ki AKP diktasından kestirme bir çıkış yolu yoktur. Yani kimse kolayca, sadece oy vererek ya da oylara sahip çıkarak özgürlüğün geleceÄŸini düşlemesin. Defalarca vurguladık: Özgürlük emek ister, örgütlülük ister, sabır ister. AKP’nin seçim zaferleri karşısında üzüntüye boÄŸulan milyonların çok küçük bir bölümü bile elini taşın altına sokup örgütlü mücadelenin disiplinli çalışmasına katılsa hayatın akışı bambaÅŸka olacaktır. Bu özveriyi göstermeden bir deÄŸiÅŸim beklemek ne gerçekçidir ne de bu ÅŸekilde gelecek bir “özgürlük” sahici olabilir. Bu topraklar, baÄŸrından mücadeleci ruhu ve mücadeleci bir kuÅŸağı çıkarmak zorundadır.
24 Haziran seçimlerinde kültür ve kimlik kamplaÅŸmaları politikayı domine etmeyi sürdürmüştür. Sonuç olarak kenar mahallelere ve az eÄŸitimli yoksul bölgelere gidildikçe RTE oy patlaması yaÅŸamaktadır. Bu kilidin açılmasında anahtar sınıf mücadelesidir. Sınıf radikalizminin ete kemiÄŸe bürünmesi ve politik ayrışmanın bu temellere oturtulması, yoksul ve örgütsüz emekçilerin politik tercihlerinin deÄŸiÅŸmesini saÄŸlayacaktır. Bu, sadece AKP’ye oy verilmemesi anlamına gelmez, işçi sınıfının örgütlenmesi ve hatta uyanışa geçerek bambaÅŸka bir hayat için mücadele etmesi anlamına da gelecektir.
CHP, 24 Haziran sürecinde burjuva politikasının dizayn edilmesi konusunda kendi cephesinden akıllı hamlelerde bulunmuÅŸtur. Ne var ki bu politik mühendislik görüldüğü gibi yeterli olmamıştır. Muharrem İnce’nin herkese boncuk dağıtan popülist söylemi, sürecin özgünlüğünün de ittirmesiyle AKP karşıtı tabanda bir heyecan yaratsa bile yoksul emekçi bölgelerinde kendisine karşılık bulamamıştır. Benzer eleÅŸtiriler HDP için de getirilebilir. İhtiyaç duyulan ÅŸey bir emekçi baharıdır. Bu bahar için gece gündüz çalışmaktan baÅŸka çaremiz yoktur.
Bir yandan AKP ile MHP bir koalisyon yönetimi oluÅŸturmuÅŸtur, diÄŸer yandan ülke büyük bir ekonomik krize yuvarlanmak üzeredir. Bu bakımdan 24 Haziran süreci ve aynı zamanda seçim sonuçları Türkiye’nin 1990’lara dönüşünün bir göstergesi olmuÅŸtur. Mecliste AKP’nin oylarının %49.5’ten %42’ye gerilemesi ve çoÄŸunluk sandalye sayısına ulaÅŸamaması MHP’nin gücünü iyice arttıracaktır. Bu da RTE’nin MHP ile beraberliÄŸe muhtaç olması anlamına gelmektedir ki ülke ekonomik krize girdiÄŸinde bu ikili arasındaki gerginlikler RTE için büyük sorunlara yol açacaktır. Yani RTE’nin yeni siyasi sistemi eski tip koalisyon hükümetlerini tekrar günyüzüne çıkarmıştır.
Önümüzdeki süreçte AKP ve RTE ülkeyi yönetmekte büyük zorluklarla karşılaşacaktır. Yaklaşan ekonomik kriz emekçilerin yaşam standartlarında büyük düşüşlere yol açacaktır. Yani mücadele asla bitmez ve önümüzdeki süreçte mücadeleyi güçlendirmenin şartları da mevcuttur. Bu yüzden umutsuzluğa kapılmak yerine mücadeleye asılmak, örgütlenmek ve taşın altına elini sokmak gereklidir. Bir kez daha vurguluyoruz, tek çıkışımız var: Aktif, örgütlü, sosyalist mücadele!














