Seçim sonrasında ekonomide neler olacağı çokça konuşuluyor. Mehmet Şimşek’in Erdoğan’ın talebiyle asıl acı reçeteyi seçim sonrasına sakladığı herkesin malumu. Sağlık Bakanlığı dışında atama olmayacağından asgari ücrete yeni bir zam beklememiz gerektiğine, kredi kartlarını artık kullanamaz hale geleceğimizden yeni vergilerin gündemde olabileceğine kadar bir dizi plan şimdiden duyuruldu bile. Ne diyorlar daha çok acı çekmemek için biraz dişimizi sıkacağız. Tabii; hep diş sıkması istenen biz oluyoruz. Ama bu sefer yetecek mi; bizi yoksullaştırarak krizlerini çözebilecekler mi? Hiç öyle görünmüyor. Neden mi, gelin konuşalım.
Şimşek, Haziran 2023’ten beri ekonomi yönetiminin başında. Bu sürede ne kadar yol aldı şüpheli. Şimşek ve ekibine desteği eksik etmeyin liberaller bir çöküş olmadan bu dönemi atlattık diye sevinseler de ilk günlerdeki gibi pembe bir tablo yok artık. Şimşek’in Erdoğan’ı aşamayacağı için hareket alanının dar olduğu biliniyor zaten. Erdoğan ekonomik bir küçülmeyi kabul etmeyeceği için enflasyonla mücadele ekonomiyi yavaşlatmadan ne kadar yapılabilirse o kadar olacak. Kamu yönetiminin her köşesini ele geçirmiş AKP’lilerin harcamalarına, sarayın şatafatına karışmak yok. Yandaşlara verilen ihaleleri kesmek yok. Faizi çok artırmak yok. Gayrimenkul zenginlerinden fazladan vergi almak yok. Zenginleri üzmek zaten yok. Ne kalıyor elde; yoksulun sırtına yüklen yüklenebildiğin kadar. Dolaylı vergileri artır; halkı gelirini düşürüp, kredi kartı-kredi kullandırmayıp harcayamaz hale getir; kamuda emekçilere dair harcama kalemlerini kıs… Ama bundan fazlasına ihtiyaçları var.
Neden toparlayamazlar diyorum? Ekonomideki dolarizasyonu kıramayacak olmaları belirleyici bir faktör. İthalata bağımlı bir ekonomi var. Åžirketlerin bir yıl içinde ödemesi gereken döviz borcu yüklüce. İçerde enflasyon karşısında kazanç vadeden yatırım aracı az; onun için Dolar bir ÅŸekilde deÄŸerlenecek düşüncesiyle vatandaşın dövize yöneliÅŸini sürüyor. Dövize sürekli talep olduÄŸunda onu baskı altında tutmak da giderek zorlaşıyor; hele ki Merkez Bankası’nın rezervleri eksilerdeyken. ÅžimÅŸek’in geliÅŸi uluslararası piyasalardan para geliÅŸine yardımcı olacak diye bir beklenti yaratılmıştı. GeçtiÄŸimiz on ayda ciddi bir sıcak para giriÅŸi olmadı. Ama hala liberal ekonomistlerin, ÅžimÅŸek’in ekibinin en büyük dayanağı uluslararası piyasalarda parasal bollaÅŸmayla birlikte sıcak para giriÅŸinin yaÅŸanması. Bu açıdan da iÅŸler yolunda gitmiyor. ABD Merkez Bankası FED, faiz indirimlerine hızla giriÅŸmeyeceÄŸini söyleyip duruyor. Kaldı ki uluslararası piyasalarda para bollaÅŸması olsa bile Türkiye’nin kazançlı olması lazım para giriÅŸi için. Buradaki faizden nemalanmak isteyen yabancı sermayedar, dövizini bozdurduktan sonra iyi bir faiz alması yetmiyor; dövizin stabil kalması gerekiyor ki kazancı yok olup gitmesin. Ülkede defalarda Dolar’da sıçrama yaÅŸandı; yenisine denk gelirse kazancı hiç olacak. Onun için de risk iÅŸtahı yüksek, kısa vadeli kazanç elde edip çıkanlar dışında çekici gelmiyor Türkiye piyasası. Bazı liberaller Dolar’ı serbest bırakın gerçek seviyesi neyse gelsin, böylece dengelensin diyor. Ama bu yöntem iktidarı aÅŸar. Bir kere Dolar’ın sıçraması demek vatandaÅŸ açısından kriz demek. Haksız da deÄŸil; ülkede üretim bu kadar ithalata baÄŸlı olunca iÄŸneden ipliÄŸe zam furyası baÅŸlıyor Dolar artınca. Sonuç artan hayat pahalılığı oluyor. Dış piyasalardaki geliÅŸmeler Türkiye için kurtarıcı olmaya yetmiyor yani.
İç piyasayı ise kendi elleriyle bozuyorlar. Şimşek enflasyonla mücadele için vatandaşın tüketimini kısmaya odaklanmış durumda; patronları zorlamak, ekonomi yavaşlatmak Erdoğan’ın kitabında olmadığı için. Kredi faizleri yükselsin, kredi kartı kullanımı kısıtlansın, ücretler de çok artmasın; vatandaş tüketemeyince piyasada da fiyatları yükseltme eğilimi azalmak zorunda kalır düşüncesindeler. Hem kredi kullanımını zorlaştırıp hem tüketimi kısınca zaman geçtikçe piyasadaki küçük firmaların, esnafın bundan derinden etkilenmemesi mümkün değil. Enflasyonla mücadeleyi vatandaşın tüketimini kısarak da yapsanız ekonomiyi küçültmemek zor. Bunun karşılığı iflaslar, işsizliktir ki iktidar için en korkulu senaryo bu olacaktır. Yoksulluk idare edilir de işsizlik, parasızlık değil.
Özetle seçim sonrasında ekonominin toparlanması bir hayal. Aksine ya bizi süründürerek ekonomik krizi idare edecekler ya da iflasları beraberinde getirecek bir kriz ortamı yaratacaklar. Burjuva iktisatçıların, Erdoğan’ın temennileri ortak: Mehmet Şimşek’in birinci olasılığı mümkün kılması. İkincisi seçenek, ortamın ısınması demek çünkü.














