
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Merhaba, ben uzun yıllardır e-ticaret ve lojistik sektöründe Kocaeli’nde bir ÅŸirkette çalışan depo işçisiyim.Â
Lojistik sektöründe salgın öncesi ve sonrası koşulları karşılaştırabilir misiniz? neler değişti?
Lojistik sektörü, sektörel bazda düşünürsek metanın üretimi ve pazarlaması aşamaları dışında tüm kritik süreçleri kapsayan; ürünlerin depolanması, dağıtımı, sevkiyatı gibi kritik süreçlerin yer aldığı, içinde e-ticareti de barındıran hizmet sektörü olarak ifade edebiliriz. Sanayi, metal sektörleri gibi yoğun bir işçi emeği sömürüsünü içinde barındırmakla beraber kritik dönemlerde bu yoğunluk kat be kat artmaktadır. Pandemi sonrası lojistik ve e-ticaretin iş hacminin artması ile özellikle internet alışverişinin bir alışkanlıktan ziyade zorunluluk olduğu bu dönemde lojistik ve e-ticaret işçilerinin yükü iki kat artmış durumdadır. Daha çok talep , daha çok sipariş daha çok emekçinin aynı anda aynı ortamda kalabalık bir vaziyette çalışmasını beraberinde getirip bulaş riskini artırmaktadır. Giden bir siparişteki ürün müşteriden önce depolarda çalışan emekçilerin, ardından kargoda çalışan işçilerin elinden geçiyor ve bu risk daha fazla yakınımızda bulunmaya devam ediyor. Vardiya değişimleri sırasında yaşanan yoğunluk, servislerin çok dolu olması, soyunma odalarında oluşan kalabalık derken maske ve eldivenle çalışmak pek de işe yaramıyor.
Aynı ÅŸekilde kargo işçileri de depodan çıkan bu ürünlerin müşteriye ulaşımı sürecinde vardiyası belli olmadan, uykusuz, yorgun bir ÅŸekilde, teslimat baskısı ile çalışmaktadır.Â
Genel olarak sektörde yaşanan sorunlara değinebilir misiniz?
Genel olarak bu sektörde Sendikasız ve örgütsüz çalışma bulunmaktadır.
Bu durum tabi işçilerin inisiyatif almasını, belli kazanımlar sağlamasını engellemektedir.
Üç hatta dört tip vardiyalar, uzun mesai saatleri , tatillerin haftaiçine denk geldiÄŸi zamanlar, klasik psikolojik iÅŸ baskıları, yoÄŸun fiziksel güç ve emek harcanması sonucu psikolojik ve mental yıpranma sektörde çalışanların genel yaÅŸadığı sorunların başında gelmektedir.Â
Gelelim meÅŸhur “Kara Cuma” meselesine. Sistem bir reklam bombardımanıyla kitleleri alışveriÅŸ çılgınlığına yönlendiriyor, dolayısıyla kara cuma emekçiler cephesinden okunmuyor. Tek bir gün için günlerce hazırlık yapılıyor. Emekçiler açısından iç yüzünü deÄŸerlendirir misiniz?Â
Evet gelelim şu meÅŸhur Kara Cuma’ya. Ciddi anlamda bu işçilerin Kara Cuma’sıdır. İşçiler bu dönemden bir kaç hafta boyunca izin yapmadan, doÄŸru düzgün dinlenmeden çıkmış oluyorlar. Burada hem mavi hem beyaz yaka emekçilerin aynı zorlu, yıpratıcı, baskı dolu dönemi beraber atlattıkları bilinmelidir. Ciddi kalabalık ortamlarda hele ki pandemi döneminde düzgün beslenmeden uzun iÅŸ saatlerini geçirmek zorunda kalıyoruz. Günlerce hem gündüz hem gece vardiyalarını dinlenmeden yaÅŸayan emekçiler zihinsel ve fiziksel yorgunlukları, saÄŸlık sorunları ile bitiriyorlar. Lojistik ve e-ticaret depoları ÅŸu an covid salgınının ciddi arttığı sonuçlarla baÅŸ baÅŸa kalmıştır. Alınan önlemler gösteriÅŸten ibarettir. Bir kaç dezenfektan noktası belirleyip, sözde mesafeye dikkat edilsin uyarılarını ekleyip önlem alındığı zannedilmektedir. Önemli olan mülk sahiplerinin, onların yöneticilerinin belirlediÄŸi sayısal hedefleri tutturmaktır. Depoya hedeflenen sayı kadar ürünlerin alınması, hedeflenen sipariÅŸlerin çıkması her ÅŸeyden önce gelmektedir. Bu yaÅŸanan süreçte yukarıdan aÅŸağıya doÄŸru baskı inmektedir. Yöneticisinden, amirine, saha liderlerine, işçilere doÄŸru uzanan baskıda zihinsel ve fiziki yıpranma ve bunalım, psikolojik sorunları beraberinde getirmektedir. Ailelerinden uzak kalan insanlar, uykusuz geçen zamanlar, sosyal yaÅŸamdan kopmalar, tamamen iÅŸ düşünmeye yönelik geçen bir kültür. Sonunda da size söylenen kupkuru anlamsız bir teÅŸekkür mesajı. İşte bize kalan bu.Â
Siz nasıl bir çıkış yolu; yani emekçiler için yaşanabilir koşullar elde etmenin yolunu nerede görüyorsunuz?
Hem Türkiye’de hem dünyada e-ticaret ve lojistik ÅŸirketleri varlığını sürdürmektedir. Burada yaÅŸanılan sorunların aynısı bu ülkede de yaÅŸanmaktadır. Bizlerin bu sektörde olsun olmasın çalışan işçilerin keskin, apaçık bir örgütlenme ihtiyacı bulunmaktadır. Korkmadan, çekinmeden enternasyonal, proleter bir bilinçle emekçi safların bir araya geleceÄŸi insanca koÅŸullarda çalışacağımız, daha iyi yaÅŸanabilir hayat için bir örgütlenme mücadelesi içinde olmamız gerekir. İşçiler olarak bizim sürüklendiÄŸimiz, birbirimizle mücadele ettiÄŸimiz, kavga ettiÄŸimiz baÄŸnaz iÅŸÂ ortamından, kültüründen kopup dayanışma içinde olmamız gereklidir. Patronlar, burjuvazi onlar için verdiÄŸimiz, onların iÅŸleri için verdiÄŸimiz kavgayı deÄŸil, onlara karşı verdiÄŸimiz mücadeleyi görmelidir.Â
Teşekkürler ..















