
Sudan’da 19 Aralık 2018 tarihinde baÅŸkent Hartum’da baÅŸlayan eylemler, ülke çapında emekçi halkın talepleri çerçevesinde yayılarak ve radikalleÅŸerek devam ediyor. 3,5 aydır süren eylemler 30 yıllık diktatör Ömer El-BeÅŸir’in bütün saldırganlığına raÄŸmen büyüme eÄŸilimi gösteriyor. Kadın Hareketi, gençlik örgütleri ve işçiler hep birlikte ve somut taleplerle sokakları dolduruyor.
Sudan’daki yönetimin başında 1989 yılında Ulusal İslami Cephe tarafından yapılan darbeyle baÅŸa geçen ve yıllardır ülkeyi baskı ve diktatörlükle yöneten Ömer El-BeÅŸir var. Ülke yıllardır işçilerin, kadınların, yerli halkların ve toplumsal muhalefetin bütün unsurlarının sopa rejimiyle baskılandığı bir ÅŸekilde yönetiliyor. 2003 yılında Darfur’da baÅŸlayan gösteriler sonucunda yerli kabilelerden yüzbinlerce insan hükümet destekli paramiliter çeteler tarafından öldürülmüş, 2 milyon kiÅŸi ise kentlerden sürülmüştü. 2007 yılında da benzer olaylar yaÅŸanmıştı. 2011 yılında ise ülkenin güney kısmının ayrılmasıyla petrol gelirlerinde 3/4’lük oranda bir azalma yaÅŸanmasıyla ekonomik gerileme baÅŸlamıştı.
Åžimdi ise ülke %70’lik enflasyon oranıyla sarsılıyor. ABD dostu hükümet ise IMF’nin ÅŸart koÅŸtuÄŸu kemer sıkma politikalarıyla emekçi milyonların ceplerini tamamen boÅŸaltırken, ekmek dahil en temel gıda ürünlerini bile almak neredeyse imkânsız hale gelmiÅŸ durumda. Yani halk büyük bir yoksulluk çekiyor, bu yoksulluÄŸu yaratan 30 yıllık rejimin başındaki diktatör de koltuÄŸundan vazgeçmek istemiyor. Bu noktada ise Sudan halkının ekmek talebiyle El-BeÅŸir’in istifası talebi birleÅŸiyor, devlet terörü de bu noktada artıyor.
Sudan’daki eylemler takvimsel olarak şu şekilde gelişti:
Aralık 2018
19 Aralık 2018’de ekmek ve petrol fiyatlarının üç katına çıkması üzerine Atbara kentinde baÅŸlayan gösteriler baÅŸkent Hartum da dahil olmak üzere ülkenin birçok yerine yayıldı. Polis ÅŸiddetiyle karşılık bulan eylemlerde çok sayıda insan hayatını kaybetti.
21 Aralık’ta ise internet eriÅŸimi ve mesajlaÅŸma ağı insanların mobilize olmasını engellemek için durduruldu.
Ocak 2019
7 Ocak’tan itibaren 800 eylemci tutuklandı, 19 kiÅŸi öldürüldü.
Binlerce kişilik protestolara yanıt olarak sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Sudan Meslek Odaları’nın çağırdığı eylemlerde bir doktor vuruldu. Güvenlik güçleri hastaneleri hedef aldı.
Åžubat 2019
El BeÅŸir OHAL ilan etti, ordudaki askerleri hükümete atadı. Danışmanı ise 2020 yılındaki seçimlerde El BeÅŸir’in tekrar aday olmayacağını söyledi.
24 Åžubat’ta bir çok üniversiteye operasyonla polis ve asker girdi ve muhalif öğrencilere ÅŸiddet uyguladı.
Mart 2019
Åžiddet, baskı ve tutuklamalara raÄŸmen artarak devam eden eylemler 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü ile birleÅŸti ve büyük bir mobilizasyon gerçekleÅŸti. Hükümet bütün kadın siyasi tutukluları serbest bırakmak zorunda kaldı. Kadın Hareketi’nin eylemlerdeki önemli rolü herkes tarafından biliniyor. Binlerce insan hep birlikte “Bu Devrim Kadınların Devrimi” ÅŸeklinde sloganlarla yürüyor.
Nisan 2019
Eylemciler 6 Nisan’da ordunun ana karargahına girdiler. Ordu içinde kırılmaların yaÅŸandığı biliniyor. Hükümetin emirlerine uymayarak halka kurÅŸun sıkmayı reddeden ve eylemcileri gösteri anında koruyan askeri birlikler açığa çıkmış durumda. Ordu içinde kırılmalar yaÅŸanması bir halk ayaklanması için kritik noktalara iÅŸaret ediyor. Bu noktada Sudan’daki eylemler bir protesto olmaktan çıkmış ve somut talepleri olan baskıya karşı özgürlük, savaÅŸa karşı barış, toplumsal adalet ve devrim talepleriyle bir ayaklanmaya evrilmiÅŸ bulunuyor.
Eylemler başladığından beri hareketin en büyük öznesi ve örgütleyicisi olarak adından söz ettiren kurum ise Sudan Meslek Odaları. 7 Nisan itibariyle yönetim geçici bir sivil hükümete devredilene kadar genel grev ilan edildi. İşçiler, emekçiler, öğrenciler, kadınlar sokakta ve devrim talebini yineliyorlardı. Fakat en nihayetinde sendikal bir yapılanma olan Sudan Meslek Odaları devrimci bir parti yapılanması değil ve milyonlarca insanı sokağa çıkaracak güce sahip olsa da protestoları devrimci bir kalkışmaya evriltebilecek bir niteliğe sahip değil. Eylemlerde işçi sendikalarıyla birlikte hareket etseler ve proleter bir çizgide ilerleseler bile talepleri sadece geçici bir hükümetin kurulması. İşçiler ise özelleştirmelere, yolsuzluğa ve yoksulluğa karşı neredeyse her alanda fiili grevlerle yalnızca bir geçici hükümet talebinin çok daha ilerisindeler.
Afrika’nın en büyük üçüncü büyük ülkesi olan Sudan’da gerçekleÅŸecek olan bir devrim, hem Afrika coÄŸrafyası için hem de uluslararası çapta büyük önem taşıyor. Halihazırda Kuzey Afrika’da Cezayir’de halk isyanı 20 yıllık Buteflika diktatörlüğüne son verdi. Bu isyanlar hem 21. yüzyılda sosyalizmin güncelliÄŸini tartışanlara, hem de geri kalmış ülkelerde devrimci durumlar gerçekleÅŸemez diyenlere somut bir cevap teÅŸkil ediyor.















