Home / Karışık / AKP'nin OrtadoÄŸu Yanılgısı – Çağın Erdinç

AKP'nin OrtadoÄŸu Yanılgısı – Çağın Erdinç

6 Aralık, 2013
 
 
OrtadoÄŸu hiç kuÅŸkusuz Dünya’daki en önemli bölgelerden biri. OrtadoÄŸu, yeryüzündeki enerji ihtiyacının çoÄŸunu karşılayabilecek potansiyele sahip. Birçok dinin doÄŸduÄŸu yer olarak kabul edilen Kudüs, bu coÄŸrafyada bulunuyor.
 
OrtadoÄŸu’ya stratejik önemini veren bu özellikler ilk bakışta bölge halkının refahını arttırmak için olumlu araçlarmış gibi gözükse de, emperyal hedefleri olan hükümetler, OrtadoÄŸu’nun bu özelliklerine sahip olabilmek adına bu coÄŸrafyayı yıllardır satranç tahtası; bölge halkını da piyon gibi görmeye devam ediyor ve yıllardır OrtadoÄŸu’dan savaÅŸ eksik olmuyor.
 
OrtadoÄŸu’yu satranç tahtası gibi gören ve bölgeyle dilediÄŸi gibi oynayacağını zanneden AKP de, bölge halkının bugün yaÅŸadığı acıların çoÄŸunda pay sahibi; fakat Osmanlı’nın mirasçısı yeni Türkiye’nin OrtadoÄŸu’nun lideri olması gerektiÄŸini savunan AKP zihniyetinin çarpıklığı bugün bölge halkları tarafından sorgulanıyor ve ciddiye alınmıyor. Özellikle de Suriye halkı tarafından…
 
2012 yılının Haziran ayında Türk jetinin Suriye tarafından düşürülmesi, AKP tarafından sineye çekilmek zorunda kalmıştı. Bu geliÅŸme, Suriye’de ”ağır abilik taslayan” AKP için çok büyük bir yara oldu. Suriye politikasını her ÅŸeye raÄŸmen deÄŸiÅŸtirmeyen AKP, Suriye muhalefetinin heterojen yapısına raÄŸmen, izlediÄŸi politikayı terk etmeyerek kendi açmazlarını artırmaya devam etti.
 
Suriye’deki muhalefeti oluÅŸturan unsurların tamamının bir biriyle çatışmaya baÅŸlamasıyla beraber AKP’nin dış politika yapıcıları, söylem deÄŸiÅŸtirmek yerine söylemlerinin sertliÄŸini ayarlamak zorunda kaldı. Zira bugün, destekledikleri muhalefet cephesinden söz etmek imkansız. Başından beri El Nusra, El Kaide gibi aşırı dinci selefi örgütleri deÄŸil, Özgür Suriye Ordusu gibi ‘ılımlı’ gurupları desteklediklerini dile getiriyordu Tayyip ErdoÄŸan; ama AKP’nin bu selefi terör örgütlerine verdiÄŸi destek herkes tarafından bilinen bir gerçek halini aldı. Mesela, Güney’deki otellerde barınan El-Nusra militanlarının görüntüleri basına sızdı. Kürdistan Stratejik AraÅŸtırmalar DerneÄŸi’nin internet sitesinde, Muammer Güler’in imzasıyla Hatay ValiliÄŸi’ne gönderilen belgede PYD’ye karşı El-Nusra’nın desteklenmesi gerektiÄŸini ifade eden bir belge yayınlandı. Tayyip ErdoÄŸan, Reyhanlı saldırısının Esad’a baÄŸlı güçler tarafından gerçekleÅŸtirildiÄŸini söylemesine raÄŸmen, Red-Hack Reyhanlı’daki bombalı saldırının El Nusra tarafından yapıldığını belgeleriyle ilan etti; ancak AKP’nin yargısı, suçluluk psikolojisiyle zeytinyağı misali üste çıkarak belgeleri sızdırdığı iddia edilen Utku Kalı’yı cezaevine gönderdi. Örnekleri çoÄŸaltabiliriz.
 
Tüm bunlara raÄŸmen, Tayyip ErdoÄŸan, Selefi terör örgütlerine hiçbir ÅŸekilde destek vermedikleri yalanını söylemeye devam etti. Ve destek verdikleri unsurların yalnızca Suriye muhalefeti olduÄŸunu, ÖSO’nun da Suriye muhalefetini temsil ettiÄŸini açıkça her fırsatta ifade etti.
Fakat Tayyip ErdoÄŸan, radikal islamcı örgütlere verdiÄŸi desteÄŸin görünürlüğünü azaltmak adına kısmen ılımlı olan ve Suriye muhalefeti dediÄŸi ÖSO’ya verdiÄŸi destekten bugün bahsedemiyor. Çünkü Özgür Suriye Ordusu’nun varlığından artık söz etmek çok zor. ÖSO, özellikle El Kaide baÄŸlantılı El Nusra örgütüyle girdiÄŸi çatışmalar sonucunda çok ağır kayıplar verdi. Daha öncesinde, PYD’yle girdikleri çatışmalarda da yüzlerce militanlarını yitirdiklerini biliyoruz. Zaten ÖSO’nun eski komutanı Hacı Hasan, dengelerin Mart 2011’den itibaren deÄŸiÅŸmeye baÅŸladığını ve gücün artık El Kaide’ye geçtiÄŸini açıkça ifade etmiÅŸti. Hatta savaÅŸ öyle bir hal aldı ki, ÖSO’nun kurmay ÅŸefi Selim İdris’in ”ittifaklar deÄŸiÅŸiyor. Suriye iç savaşında radikal islamcı örgütler kontrolü ele geçiriyor. Rejimin saflarına katılabiliriz” açıklaması İngiltere’deki Indenpendent gazetesinden duyuruldu.
 
ÖSO’nun Suriye’de erimesi, AKP’nin söylem deÄŸiÅŸtirmese de, geçmiÅŸte söyledikleriyle çeliÅŸmemek adına önceki dönemlerdeki kadar aktif destekten bahsedememesine neden oldu. Bugüne kadar radikal islamcı guruplara hiçbir maddi destekte bulunmadığı yalanını defalarca söyleyen AKP’nin Suriye konusunda kısmen edilgenleÅŸmiÅŸ görüntüsü bu nedenledir. Bugün ”Suriye muhalefetini destekliyoruz” açıklaması , ”El Nusra ve El Kaide gibi selefi örgütlere destek veriyoruz” anlamına gelecektir. Önceden ÖSO’nun kuvvetini Türkiye halklarını kandırmak için paravan olarak kullanan AKP’nin, artık böyle bir yalanı söyleyebileceÄŸi zemin Suriye’de ortadan kalkmıştır.
 
Fakat yine de Tayyip ErdoÄŸan ‘Suriye rüyasından’ tam anlamıyla vazgeçmiÅŸ deÄŸil. En azından bunu söylemlerinde bir süre daha göremeyeceÄŸiz. AKP, Türkiye halklarına bu kirli savaşın iç yüzünü göstermemek adına iletiÅŸim araçlarını aktif olarak kullanmaya devam ediyor. Mesela hala, ‘Esed güçleri’ dedikleri unsurların bombalama görüntülerini TRT’nin abartılı ajitatör muhabirlerinden izliyoruz. Elbette bu görüntülerin doÄŸruluÄŸu konusunda şüphelerimiz var. Daha önce baÅŸka coÄŸrafyalardaki savaÅŸ görüntülerini ”Esed’in katliam görüntüleri” adı altında servis eden TRT, güvenilirliÄŸini halk nezdinde giderek tüketti.
 
AKP’nin Suriye konusunda devre dışı kalmasının diÄŸer önemli nedeni de Batı, Suriye’ye müdahale hazırlığı içerisindeyken özellikle Rusya ve Suriye’nin beklenmedik bir hamle yaparak müdahale seçeneÄŸini ortadan kaldırması oldu. Böylece 2. Cenevre Konferansı’na giden sürecin önü açıldı ve AKP’nin savaÅŸ çığırtkanlığı karşılığını bulmadı. Tüm bu geliÅŸmelerden önce söylemiÅŸtik, ÅŸimdi de söyleyelim: AKP Suriye bataklığında boÄŸuluyor, boÄŸulmaya da devam edecektir.
 
AKP’nin tek sorunu Suriye’yle deÄŸil. Darbe sonrasında Mısır’la yaÅŸadığı sorunlara son günlerde bir sorun daha ekledi: Mısır tarafından Türkiye’nin büyükelçisinin istenmeyen adam ilan edilip ülkeden gönderilmesinden sonra, Türkiye de aynı ÅŸekilde davranarak Mısır büyükelçisini ”persona non grata” ilan etti ve Mısır’la iliÅŸkiler tamamıyla koptu.
 
AKP’nin Irak hükümetiyle de sorunları var. Son seçimlerde AKP, İngiliz vatandaşı olan ve CIA ile yakın iliÅŸkisi olduÄŸu bilinen İyad Allavi’yi desteklemiÅŸ fakat Maliki seçimleri kazanmıştı. 2010’dan beri devam eden gerginlik Irak Kürdistanı’nda Barzani’yle imzalanması tasarlanan petrol anlaÅŸmasıyla daha da arttı. Barzani’yle yapılacak bir petrol anlaÅŸmasına kesin bir dille karşı çıkan Irak hükümeti hava sahasını, tam da Taner Yıldız’ın Irak’ı ziyareti öncesinde kapattı. ABD’nin Türkiye büyükelçisi Ricciardone de Irak hükümetinin onayının alınmadan Irak Kürdistanı’yla anlaÅŸma yapılmasını kabul etmeyeceklerini diplomatik bir dille ifade etti ve AKP’ye aba altında sopa göstererek AKP’den OrtadoÄŸu politikalarında daha temkinli olmasını istedi.
 
AKP’nin OrtadoÄŸu’ya müdahil olmakta en çok kullandığı Filistin sorununda da AKP politika üretememeye baÅŸladı. OrtadoÄŸu’da en çok Filistinliler tarafından sevilen, posterleri dükkanları süsleyen Tayyip ErdoÄŸan, 16 Mayıs 2013’teki Amerika ziyaretinde Filistin’e gideceÄŸini açıklamış fakat Obama bunun kısa vadede yapılmaması gerektiÄŸini söylemiÅŸti. Obama’nın bu uyarısından sonra Tayyip ErdoÄŸan sözünü tutamadı ve Filistin’e gidemedi.
 
Kısacası, ‘OrtadoÄŸu’nun lideri’ olma iddiasıyla yola çıkan AKP, OrtadoÄŸu’da bugün hiçbir aktör tarafından ciddiye alınmayan unsur haline geldi. Sıfır sorun politikasıyla yola çıkıp bu kadar yalnızlaÅŸmak, AKP’nin OrtadoÄŸu’daki politikalarından kaynaklandı. OrtadoÄŸu halklarının isteklerini kendi çıkarları doÄŸrultusunda hiçe sayan AKP, baÅŸta Suriye halkı olmak üzere, tüm OrtadoÄŸulu halkların tepkisini çekti.
 
AKP’nin OrtadoÄŸu’da azalan popülaritesini rakamlar da destekliyor. Türkiye Ekonomik Ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından hazırlanan ”OrtadoÄŸu’da Türkiye Algısı 2013” raporunda on altı OrtadoÄŸu ülkesinde yapılan anketlerde ortaya çıkan durum ÅŸu: 2011’de OrtadoÄŸu halklarının %76’sı Türkiye’ye olumlu bakarken 2013’te bu oran %59’a geriledi. 2011’de Mısır halkının %76’sı Türkiye’nin politikalarını desteklerken 2013’te Mısır halkının sadece %38’i Türkiye hakkında olumlu görüş bildirdi. Suriye’de ise AKP’nin politikaları 2011’de halkın %44’ü tarafından desteklenirken 2013’te bu oran %22’ye kadar geriledi.
 
AKP sadece bölgesel dış politikada deÄŸil, içeride de ciddi bir ÅŸekilde meÅŸruiyet sorunu yaÅŸamaktadır. Bu noktada insanlar AKP’nin alternatifinin kim olduÄŸunu soruyorlar ve mevcut düzen partilerinin iktidarı yönetmeye muktedir olamayacağından dert yanıyorlar.
 
Evet! Mevcut düzende, özellikle AKP’nin tek alternatifi olduğunu dile getiren CHP, ezilenlerin sorunlarına hiçbir şekilde derman olamaz. Son dönemde, CHP’nin Beşiktaş’ta Beltaş işçilerini işten çıkarttığını ve işçilere karşı AKP’nin katil polisinden medet umduğunu gördük. Ve yine seçimler yaklaşırken Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD’ye gidip kendisini ve politikalarını beğendirmeye çalıştığına, burada cemaatle de görüşeceğine tanık olduk.
 
Sonuç olarak, AKP er ya da geç gidecektir. Önemli olan AKP gibi kan emici düzen partilerini yaratan ve onları besleyen sistemin ortadan kaldırılmasıdır. Bu da ancak, işçi sınıfının mücadelesiyle mümkün olabilir. Gezi sürecinde yaşanan önderlik eksikliği ve emeğin mücadeleye eklemlenememesi sorunları bizim için önemli bir ders olmalıdır.
Etiketlendi: