Home / Karışık / AKP’den Kurtulmak!

AKP’den Kurtulmak!

12 Aralık, 2013

 

Gezi Hareketi, Türkiye tarihinde yeni bir toplumsal mücadele dinamiÄŸinin ortaya çıktığı bir dönüm noktası olarak tarihe geçecektir. Türkiye, yeni bir gençlik radikalleÅŸmesinin hemen kıyısında yer alıyor. Bu radikalleÅŸmenin en büyük itici gücünün AKP karşıtlığı olduÄŸu su götürmez bir gerçek. DiÄŸer taraftan radikalleÅŸme, salt “AKP karşıtlığı” ile sınırlı kalacak diye bir ÅŸey yok. Tarihte birçok kez büyük kırılmaların baÅŸlangıç noktasının görünüşteki mütevazi hareketler olduÄŸunu akıldan çıkarmamak gerekir. Gezi Hareketi’nde de böyle bir radikalizm potansiyelinin varlığı aÅŸikar. AKP’ye karşı biriken enerjinin bir kuÅŸağı harekete geçirmesi ve hareket halindeki gençliÄŸin daha radikal sulara açılması eÅŸyanın tabiatı gereÄŸidir.

AKP’ye baÅŸkaldıran ve kendisini en geniÅŸ anlamda “özgürlükçü” olarak adlandıran Gezi Hareketi, yoÄŸun devlet terörü ve siyasal çizginin olgunlaÅŸamaması sebebi ile ÅŸimdilik sokaklardan çekildi. DiÄŸer taraftan kitlelerdeki öfkenin hiçbir ÅŸekilde yatışmadığı da ortada. Bu da eylemsel ve düşünsel radikalizmi bir üst boyuta taşıyacak sokak hareketinin koÅŸulların olgunlaÅŸması ile beraber geri döneceÄŸini gösteriyor. Sokak hareketi içerisinde sosyalistlerin hatırı sayılır bir gücü olduÄŸunu da özellikle vurgulamak gerekiyor. Zira, bu durum önemli sonuçlar doÄŸurmaya namzettir. Bunu bir karşılaÅŸtırma ile anlatmaya çalışalım:

Mısır’daki Tahrir Devrimi, Gezi eylemlerinden kat ve kat daha büyük ve daha sert bir sürü merhaleden geçse de sosyalist alternatifin epey zayıf kaldığına ÅŸahit olduk. Türkiye’de ise sosyalist hareketin potansiyeli, etkisi, kitlesi çok daha büyük. Bu da kitle hareketini ileriye taşıyacak, ülkedeki iklimi deÄŸiÅŸtirecek düşünsel radikalizm sıçraması için de büyük bir potansiyel anlamına geliyor.

Seçim Süreci

Bütün bu tarihsel eğilimler, kendisi ancak zamanla ortaya koyabilir. Diğer taraftan ülke büyük bir hızla seçim sürecine girdi, giriyor. Ülkedeki konsantrasyonunun seçimlere yönelmesi, sosyalist alternatifin yarışa gerçek anlamda girememesi yüzünden, sokak hareketi adına bir handikap oluşturuyor. Mücadelede öne çıkan sosyalistlerin kendilerini gösterip alternatif yaratacakları bir partinin ya da seçim platformunun olmaması büyük bir sıkıntı kaynağı durumunda. Sokak hareketinin gidebileceği ileri boyutlar ve içerisindeki devrimci potansiyellerle seçim sürecinin kitlelere dayattığı alternatifler arasında dağlar kadar fark var. Ufak ufak esen radikal rüzgarlar güçlü fırtınalara dönüşebilecekken sığ sulara sürüklenme ve neticede karaya vurma tehlikesiyle karşı karşıyayız.

AKP’den kurtulmak isteyen kitlelerin çok büyük bir kısmının CHP’ye yüklenecekleri gözüküyor. AKP’den kurtulmak adına CHP’ye bel baÄŸlayanların en büyük umudu İstanbul. “AKP, İstanbul’u kaybederse, ayakta kalamaz” yorumları yapılıyor. Böylelikle, aslında umutlar Sarıgül’e baÄŸlanmış durumda. Olası “İstanbul fethi”nin rüzgarını arkasına alan Sarıgül’ün CHP’nin başına geçeceÄŸi ve baÅŸbakanlığa kadar uzanacağı hesaplanıyor. Böylelikle de AKP’den kurtulmuÅŸ olacağız! Sarıgül’ün ABD ile, F.Gülen ile hatta Koç gibi Türkiye büyük sermayesinin önde gelen temsilcileriyle de arasının çok iyi olduÄŸu düşünülerek emperyalist kapitalist sistemin CHP’ye destek olacağı umuluyor. Böylelikle de AKP’den paçayı kurtaracağız! Yani aslında iÅŸ, emperyalist kapitalist sistemden medet ummaya kadar gidiyor.

Mesele sadece M.Sarıgül ile alakalı deÄŸil. Bir süredir ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, hem CHP BaÅŸkanı, hem yakın ekibiyle temaslarda bulunuyor. KılıçdaroÄŸlu, 1 Aralık pazar günü partinin önde gelen isimlerinden oluÅŸan kalabalık bir heyetle Washington’a gidecek. Ziyaret öncesi Amerikan Wall Street Journal gazetesinde CHP BaÅŸkanı’nın imzasıyla Türkiye’deki sorunları dile getiren sert bir makalenin yer alması da dikkat çekti. KılıçdaroÄŸlu’nun yaklaşımının ne boyutta olduÄŸunu en iyi ÅŸu cümlesi ele veriyor: “Yeni anayasa yapılması için liderlik etmek istiyoruz. ABD’li dostlarımızla ziyaretim sırasında detaylı olarak bunu da konuÅŸacağız…”

ABD destekli, Gülen Cemaati-CHP yakınlaÅŸmasına dayanan bir kuÅŸatmanın AKP’yi daha da yalnızlaÅŸtıracağı umuluyor. Gerçekten AKP’nin de kendi çapında ABD’ye mesajlar gönderdiÄŸine ÅŸahit oluyoruz. En barizi bir NATO ülkesinin Çin’den füze satın alma giriÅŸimi ya da T.ErdoÄŸan’ın Åžanghay ittifakında yer almak niyetini Rusya’da Putin’e bildirmesi, ancak bu ÅŸekilde yorumlabilir.

Yani AKP’den kurtulmak adına ABD ile iÅŸ tutacağız, cemaate bel baÄŸlayacağız, Koç gibi kapitalistlerle kader ortaklığı yapacağız!! Bu deli gömleÄŸini sola giydirmek isteyenlerin, ya ağızlardan çıkanı kulakları duymuyor, ya da AKP paniÄŸiyle bütün algıları kapanmış. Sarıgüllü bir CHP’nin laiklik dışında AKP’den temel hiçbir farkı olmayacaktır. İşçi düşmanlığı, emperyalizm yanlılığı… Bütün bu koÅŸullarda CHP ÅŸu çerçevede, ÅŸu bölgede ya da ÅŸu adayda desteklenebilir türünden fikirlerin de bir anlamı yoktur. Karşılığı olmayan bu tarz akıl yürütmelerin sadece kafa karıştırıcı bir etkisi olabilir.

Sosyalistlerin Tutumu

Bu arada CHP’nin HDP, ÖDP, TKP, Halkevleri gibi parti ve oluÅŸumlarla ittifaka gidebileceÄŸi konuÅŸulurken bu partilerin tutumlarını açıklamaları gerekmektedir. Yani tıpkı yıllar önce T.ErdoÄŸan’ın yaptığı gibi, icazet almak için ABD kapılarını aşındıran, Koç vb’leri ile düşüp kalkan bir CHP ile ittifak kurmalarının mümkün olmadığını açıklamaları ÅŸarttır. Oysa HDP’nin CHP ile seçim ittifakına kapıları kapatmadığını, tam tersi bir durumu dillendirdiklerini biliyoruz. S.S.Önder’in bu konuda demeçleri bulunuyor. Yine tecrübelerimizden yola çıkarak ÖDP ve Halkevleri’nin de böyle bir ittifak teklifine soÄŸuk bakmayacaklarını biliyoruz. Bütün bunlar kitlelerdeki kafa karışıklığını arttıran büyük hatalardır.

DiÄŸer taraftan devrimcilerin sunacağı sihirli bir formül ya da kestirme bir yol bulunmuyor. Haziran Günleri’nde mücadeleye giriÅŸen emekçiler ve gençler bedeller ödediler. Ama ÅŸurası da bir gerçek ki özgürlük bedeller olmadan kazanılmaz. Gerçek zaferler ancak uÄŸruna saÄŸlam ve uzun mücadeleler verildiÄŸinde kazanılır. Bu süreçte kitleler hızlı bir ÅŸekilde eÄŸitlirler, bu ÅŸekilde bilinçlerde büyük kırılmalar olur ve bu kırılmalar toplumda uzun erimli derin izler bırakır. Bu yüzden hala bir 68 ya da 78 kuÅŸağından bahsedillir.

DiÄŸer taraftan AKP’nin yenilgisi, Sarıgüllü bir CHP ile gelecek olursa bu zafer olsa olsa Pirüs zaferi olabilir. Unutmamak gerekir ki 1989-91 yerel ve genel seçimlerinin ardından SHP-CHP geleneÄŸinin yaptıkları rezillikler yüzünden İslamcılık zafer kazanmıştır. Ekonomik krizin faturası halka ödeten, adı patron – müteahhit partisine çıkan, demokratik hakları rafa kaldıran, yolsuzluklara batan bir gelenekten bahsediyoruz… Netice Erbakan’ın Refah Partisi (RP) ve ardıllarının zaferi olmuÅŸtu.

Neticede seçimler yaklaşıyor ve devrimcilerin nasıl bir tutum davranacağı önem kazanıyor. Sol bir figür olarak İstanbul’da S.S.Önder desteklenmelidir, ama asıl ihtiyaç HDP’nin solunda yer alan devrimci grupların ortak adaylar etrafında birleÅŸmeleridir. Böyle bir durumda Gezi Hareketi sırasında barikatın en önlerinde çarpışanlar kendilerini bir alternatif olarak emekçilere ve gençlere sunabileceklerdir. Böylelikle devrimciler uzun seçim süreci boyunca siyasetsiz bir ÅŸekilde kenarda durmak yerine kendi programlarını kitlelerle tartışmak ve örgütlenmek fırsatı yakalayacaklardır.

Etiketlendi: