
2018 in ilk yarısında Ülker ve DoÄŸuÅŸ gibi iki büyük sermaye grubunun yüklü borçları ve bunların yapılandırma talepleriyle ilgili haberler okumuÅŸtuk. DoÄŸuÅŸ Holding, 2016’daki 2 milyar liralık zararın ardından 2017’de de 2.3 milyar lira zarar etmiÅŸti.
DoÄŸuÅŸ grubu bu darboÄŸazdan çıkabilmek için varlık satışlarına baÅŸlamıştı. Ferit Åžahenk borçları kapatabilmek için sahibi olduÄŸu Gebze Center AVM yi, NTV ve Star TV yi hatta özel uçağı ve yatını dahi ard arda satışa çıkardı. Fakat tüm bunlar yetmemiÅŸ olacak ki, borçlar için yapılandırma talebinde bulundular. Daha önce Ülker grubu da 6 milyar dolarlık borcu için Yapı Kredi Bankası’nı lider düzenleyici seçerek yapılanırmaya gitmiÅŸti.Fakat Åžahenk için durum kolay gözükmüyor.Kendisinin talep ettiÄŸi ve diÄŸer bankalarca uzlaşıldığı söylenen 4-6 yıllık yapılandırma süresine Akbank’ın parayı en kısa zamanda isteyerek duruma yanaÅŸmaması üzerine ÅŸimdilik belirsiz bir hâl hakim.
Yapılan açıklamalara göre grubun varlık satışları da devam edecek. Zararların yanında da ödenmesi gereken 23 milyar TL tutarında borç var. Bu borçların ödenebilmesi için birçok sektördeki yatırımlarının hisseleri satışa çıktı.Tüm bu gelişmelerin en son zinciri olarak Doğuş Grubu, Fenerbahçe basketbol takımı sponsorluğundan dahi çekildi. Fenerbahçe basketbol takımının üst üste başarılara imza atmasına rağmen bu önemli prestij projesinin terk edilmesi, durumun ciddiyetini açıklamaya yeter .Ülker ve Doğuş gibi büyük kapitalistlerde yaşanan dar boğaz, Türkiye ekonomisinin ne derece kırılgan hale geldiğini ortaya koyuyor.
Büyük Sermaye Gruplarına Neler Oluyor?
Kimi kaynaklara göre en az 5 büyük sermaye grubu daha ödeme sıkıntısı çekiyor. Peki bunun sebebi ne? 2016 dan bu yana TL nin büyük deÄŸer kaybının ve MB nin yürüttüğü likidite politikalarının etkisi büyük. Åžirketlerin aldıkları sendikasyon kredileri, ülke piyasasındaki devülasyona karşı dayanıklılık gösteremedi. Yani faizleri daha düşük diye yurtdışından dövizle borç alan ÅŸirketler, TL nin hızlı deÄŸer kaybıyla birlikte döviz cinsindeki borçlarının altında ezildiler.DoÄŸuÅŸ Grubu’nun 2012 yılında 3 yıl vadeli 160 milyon dolar ve 75 milyon euroluk sendikasyon kredisi aldığı biliniyor. Tüm bu çalkantılar üzerine Ferit Åžahenk, çalışanlarına bir mektup yollamıştı.Mektupta ; ”Son 12 yılda %80’i ülkemize olmak üzere toplam 8.6 milyar dolar yatırım yaptık, ayrıca 400 milyon dolar sosyal sorumluluk katkısı saÄŸladık. Tüm bu yatırım ve çalışmalarımıza büyük bir ÅŸevkle devam edeceÄŸiz… Bu baÅŸarının mimarı, Grubumuzun en deÄŸerli varlığı olan insan kaynağımız, yani sizlersiniz. Siz deÄŸerli çalışma arkadaÅŸlarımdan beklentim; iÅŸlerimize odaklanmamız, her zaman olduÄŸu gibi ülke ekonomisine katkı yaratmaya devam etmemizdir.” gibi cümleler kullanılarak tüm grup çalışanlarının bir aile olduÄŸu ve ortak çıkarlara sahip olduÄŸu imajı çizilmeye çalışmıştı.
Tipik bir büyük burjuvazi ikiyüzlülüğünü apaçık görüyoruz. Bu cümlelerin gerçekliÄŸine bir bakalım : O ”ailenin” emekçileri gün boyu çalışıp geçim derdiyle boÄŸuÅŸurken Åžahenk ailesinin üyelerinin her biri Forbes’ın en zenginleri listesinde. O zenginliÄŸi var edenin emekçilerin artı deÄŸeri olduÄŸunu söylemeye gerek bile yok. Åžahenk de bunu çok iyi biliyor ki, çalışanlar için ”insan kaynağı” ifadesini açıkça kullanmış. Fakat iÅŸler daha kötüye giderse toplu iÅŸten çıkarmalarla tüm bedeli yine emekçiye ödetmeleri mümkün gözüküyor.















