Home / Yazarlar / V. U. Arslan / Seçime Dair: SaÄŸa Kayarak Büyüyemezsin! – V.U.Arslan

Seçime Dair: SaÄŸa Kayarak Büyüyemezsin! – V.U.Arslan

31 Mart, 2014

AKP, 2014’te seçim hanesine bir galibiyet daha eklemesini bildi. Ama bu kesin netice deÄŸil. Kimse, egemenler arasındaki kavganın bitmiÅŸ olduÄŸunu düşünmesin. Kavganın tarafları baÅŸka araçlarla birbirlerine girmeyi sürdürecekler. Hamle üstünlüğü ÅŸimdilik AKP’ye geçmiÅŸ olsa da önümüzdeki süreç daha birçok acil geliÅŸmeye gebe.

DiÄŸer taraftan 30 Mart’a dair açıklanmayı bekleyen bazı sorular bulunuyor. GeçmiÅŸte AKP’yi ihya eden kuvvvetler, ABD-TÜSİAD-Cemaat bileÅŸeni, AKP’ye karşı mücadele verdiÄŸi halde nasıl oldu da AKP kuyruÄŸu dik tutmayı baÅŸardı? O kadar yolsuzluÄŸa, türlü türlü tapelere ve rezilliklere raÄŸmen insanların bu kadar yoÄŸun bir ÅŸekilde AKP’ye oy vermesi nasıl mümkün oldu?

Evvela ÅŸunu anlamak lazım: Türkiye, bir hayli politikleÅŸmiÅŸ, bölünmüş ve kutuplaÅŸmış bir toplum. Seçime katılım oranının, sadece Türkiye’de deÄŸil, dünyada da eÅŸi benzeri görülmemiÅŸ bir seviyeye ulaÅŸarak %90’ları aÅŸması bunun bir kanıtı. Sorun, bu kutuplaÅŸmanın kimlikler, kültürler ve yaÅŸam biçimleri üzerinden gerçekleÅŸmesi noktasında baÅŸlıyor. Türk ve Kürt dindarları, çok büyük çoÄŸunlukla AKP’yi tercih ediyorlar. Muhafazakar yaÅŸam tarzı ağır basan bu geniÅŸ kitlede keskin bir CHP antipatisi mevcut durumda. Orta Anadolu ve Kürt illerinde birkaç istisnayla neredeyse “sıfır çeken” CHP, ancak Aleviler’den, büyük kentler ve sahil bölgelerinde yaÅŸayan laik-batılı yaÅŸam biçimini benimsemiÅŸ eÄŸitilimli gruplardan oy alabiliyor. Bu grup, çoÄŸunlukla kalifiye beyaz yakalılar ve orta sınıflardan oluÅŸuyorken daha dindar olan kent yoksullarına gidildikçe CHP’nin oylarında büyük bir düşüş baÅŸ gösteriyor. Bunun tek istisnası Alevi varoÅŸları. Kürt ulusal kimliÄŸini birinci politik tercihi olarak görenlerin vazgeçilmez eÄŸilimi, Kürt ulusal hareketi olurken Kürt düşmanlığının ağır bastığı Türk milliyetçisi unsurlar faÅŸist MHP’ye kaymaktalar.

Kabaca tariflediÄŸimiz kimlikler, kültürler ve yaÅŸam biçimleri üzerinden ÅŸekillenen bu kutuplaÅŸmanın doÄŸal kazananı %50 oy bandına rahatlıkla oynayan AKP oluyor. Böyle bir politik ayrışma zemininde CHP’nin ulaÅŸacağı sınır ise taÅŸ çatlasa %30’u bile bulmuyor. Bu ayrışmada MHP’ye %15, BDP’ye de 7-8’lik bir potansiyel düşmekte. Bu kutuplaÅŸmanın kendi iÅŸine yaradığının gayet farkında olan T.ErdoÄŸan ve AKP de bu kutuplaÅŸmayı güçlendiren ayrıştırıcı, nefret dilini muntazaman devreye sokuyor. T.ErdoÄŸan ne zaman zora girse bir kışkırtmadır baÅŸlıyor: “Camide içki içtiler”, “türbanlı bacımızın üzerine iÅŸediler”, “paralel yapı”, “camileri ahır olarak kullanan CHP zihniyeti”, “kızlı erkekli kalanlar”, “etrafı yakıp yıkan, solcu, Gezici çapulcular”, “Aleviler”…

Sonuçta birçokları soruyor: “nasıl olur da bu kadar yolsuzluÄŸa raÄŸmen bu halk AKP’ye bu kadar çok oy verebilir?” Tapelere inanmadılar mı? Mesele, inanmak ya da inanmamak deÄŸil ki. İnanmayan dışında, inanmak istemeyen, görmezden gelen ya da inansanlar da umursamayanların sayısı çok daha fazla. Din düşmanı CeHaPe’ye karşı çalsa da çırpsa da kendi adamları gördükleri T.ErdoÄŸan’ı müthiÅŸ bir ÅŸekilde sahiplendiler. Genel olarak saÄŸ seçmenin yolsuzluklar karşısında duyarsız olduÄŸu bilinir. SaÄŸ seçmen daha çok cebine bakar, iktidar ekonomi alanında baÅŸarılı olarak görülüyorsa gönül rahatlığıyla iktidarı destekler. Neticede AKP iktidarından öyle veya böyle nemalanan ciddi bir kesim olduÄŸu da bir gerçek.

CHP böyle bir ortamda, KılıçdaroÄŸlu-Sarıgül gibi isimlerle, seçkinci görünümünden uzak durmaya çalışsa da bu imajdan kurtulmak öyle kolay deÄŸil. Bu konuda CHP’nin öteden beri izleyegeldiÄŸi strateji saÄŸa açılmak oldu. Deniz Baykal döneminde Demirel, Haberal, Sinan Aygün, YaÅŸar Nuri Öztürk gibi isimler partiye doluÅŸturuldu; çarÅŸaf açılımı gibi icraatlara giriÅŸildi. Olmadı. Hezimet üstüne hezimet yaÅŸandı.

Bu seçimlerde de demokratik hakların en büyük düşmanı cemaat ile kol kola girildi. TÜSİAD ile birliktelikler kuruldu. Anti-emperyalist bir tavır şöyle dursun ABD’nin yeni ajanı olmak için çırpınıldı. ABD’den gelen direktifler doÄŸrultusunda seçim planı yapıldı, isimler buna göre belirlendi. MHP’li Mansur YavaÅŸ ve AKP’li Lütfü SavaÅŸ gibi isimler derde deva olarak öne sürüldü. MHP ile dayanışma içerisine girildi. Güçlü olunan yerlerde AKP karşısında MHP’ye destek verilmesi çaÄŸrılarına onay verildi, hatta KılıçdaroÄŸlu Ankara Tuzluçayır’da kurt iÅŸareti bile yaptı. Sonuç ise ortada. AKP karşısında kim güçlüyse o desteklenmeli taktiÄŸi, MHP’yi güçlendirmekten baÅŸka bir ÅŸeye yaramadı.

Emperyalist kapitalistlerin dümenine giren CHP liderliÄŸi epeydir düz mantıklarıyla saÄŸa kayarak daha geniÅŸ kesimlere hitap edip büyüyebileceklerini sanıyor. Oysa bir ÅŸeyin orijinali varken “çakmasına kim raÄŸbet eder ki? Kitleler bu tarz hamleleri samimiyetsiz bir takiye olarak deÄŸerlendireceklerdir. Nitekim olan da budur.

Çare Sınıf Mücadelesi

Oysa hedeflenmesi gereken politik ayrışmanın yörüngesini deÄŸiÅŸtirmektir. Politik kutuplaÅŸma kimlikler, kültürler ve yaÅŸam biçimleri üzerinden gerçekleÅŸtiÄŸi sürece AKP maça 3-0 galip baÅŸlamaktadır. Gelgelelim AKP’nin oy deposu olan kent yoksulları, sınıfsal ayrışma temelinde solun çekim alanına pekala girebilir. Bunun için de halkın giderek bir parçası haline geleceÄŸi “zengin-yoksul ikiliÄŸi” esas söylem ve ayrışma noktası haline getirilmelidir. Yani, AKP saÄŸa kayarak deÄŸil, ancak ve ancak sola kayarak göçertilebilir. AKP’nin zenginleri ile AKP’ye destek olan yoksullar arasındaki kökten farklılık, ancak soldan esen saÄŸlam rüzgarla açığa çıkartılabilir.

Niyetimiz CHP’ye akıl hocalığı yapmak deÄŸil. CHP’den bir beklentimiz de yok. BahsettiÄŸimiz göreve ancak sosyalistler talip olabilir. DiÄŸer taraftan Gezi isyanına katılan milyonların çok büyük bir kısmı, seçimlerde CHP’ye oy verdiler ve ÅŸimdi hayal kırıklığı içerisindeler. Bu yüzden süreci anlamlandırmak önem taşıyor.

Bakıldığında Türkiye’nin can damarı 3 büyük ÅŸehirdeki sonuçlar, AKP karşıtı dinamiÄŸin azımsanmayacak gücünü gösterdi. Bu dinamik, sosyalist alternatifi örgütlemek, sokak hareketini sürüklemek ve radikalleÅŸtirmek için önümüzde uzanan olanakları ifade ediyor. Neticede esas büyük tarihsel atılım, sosyalizmin geniÅŸ kitleler nezdinde ete kemiÄŸe bürünebilmesidir. Yoksa CHP’ye bel baÄŸlayarak bırakın büyük düşler kurmayı, AKP’den kurtulmak bile mümkün olmayacaktır.

BDP’nin Zaferi HDP’nin SilikliÄŸi

Kürt ulusal hareketinin AKP’ye zımni olarak ilerici roller atfetmesi ve Gezi isyanıyla 17 Aralık yolsuzluk operayonu süreçlerinde olumsuz bir tutum içerisinde olması, HDP’yi tamamen boÅŸa düşürmüştür. Kürt ulusal hareketi, sola kayıp Türkiye’nin bütününe oynayan bir güç olmaktansa Kürt ulusalcısı yönünü güçlendirmiÅŸ ve bölgedeki baÅŸarılarla yetinmiÅŸtir. DiÄŸer taraftan Kürt bölgelerindeki bu zaferlerin demokratik özerklik ilanı açısından ciddi bir adım olduÄŸu ortadadır.

BDP, her ne kadar kimi önemli merkezlerde kayda deÄŸer ve önemsenmesi gereken düşüşler yaÅŸasa da Kürt illerinin tamamına yakınında sonuca giderek politik açıdan önemli sonuçları olacak olan zaferler kazanmasını bilmiÅŸtir. HDP ise ise batıda umduÄŸunu bulmaktan çok uzak bir pozisyondadır. HDP’nin flash ismi Sırrı Süreyya Önder, sol anlamında kolay bir rakip olan Sarıgül karşısında varlık gösterememiÅŸtir. Bu durum Sırrı’dan çok Kürt ulusal hareketinin aldığı pozisyon ve Sırrı’ya verilen görevlerle ilgilidir. Sebebi ne olursa olsun gelecekte de bu süreçte alınan tavırların gölgesi, ne Sırrı’nın ne de HDP’nin peÅŸini bırakmayacaktır. Gezi dinamiÄŸi ile HDP arasındaki mesafe giderek açılmıştır. Bu bir gerçektir. Bu noktada devrimci Marksistlerin siyasal bağımsızlığının önemi ve inÅŸa görevinin aciliyeti kendisini bir kez daha göstermektedir.

Mücadele Sürecek

Toplumsal muhalefetin moral bozukluÄŸunu çabuk atlatıp önümüzdeki mücadele süreçlerinin hazırlanması büyük önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki süreç daha bir çok kavgayı zorunlu kılacaktır. Bu mücadelelerde güveni arttıracak daha kitlesel, daha organize ve daha gündemli iÅŸlerin öne çıkartılması gerekmektedir. AKP’ye karşı mücadele sürdükçe kitlelerdeki sola kayış da kendisini gösterecektir. Önemli olan sosyalisler adına geniÅŸ kitlelere hitap edebilecek politik geliÅŸim içerisinde olabilmektir. Bu ise kolay iÅŸ deÄŸildir; sıkı ve disiplinli çalışmak, saÄŸlam bir örgütsel yapı inÅŸa etmek, heyecan yaratmak, ÅŸevkle sabırla mücadeleye sarılmak ancak yeni bir dinamikle mümkün olabilir.

Etiketlendi: