Home / Yazarlar / ErdoÄŸan Kötü de Erbakan İyi mi? – Derya Koca

ErdoÄŸan Kötü de Erbakan İyi mi? – Derya Koca

Dün, KılıçdaroÄŸlu Erbakan’ın ölüm yıl dönümü dolayısıyla yapılan etkinliÄŸe katıldı. Anma programından sonra KılıçdaroÄŸlu’na Erbakan’ın “Davam” kitabı hediye edildi. CHP bildiÄŸimiz gibi. SaÄŸa kayarak, saÄŸa göz kırparak büyümek kafasından kurtulmuyor. Ve ortaya çıkardığı kafa karışıklığı Siyasal İslam’a karşı mücadele ederken ciddi bir omurgasızlık ve ilkesizlikler yığını ortaya koyuyor. “Erbakan iyi, ErdoÄŸan kötü” algısı yaratmak sonucunu doÄŸuran bu yaklaşım çok sert eleÅŸtirilmeyi hak ediyor. Siyasal İslam’ın skalasındaki bu isimler sahada yan yana. Sola, farklılıklara düşmanlık konusunda aynı karından çıkma. Saadet Partisi gençliÄŸi Anadolu Gençlik DerneÄŸi’nin üniversitelerde satırlı sallamalı saldırıları devlet desteÄŸi ile solu ezme aracı olduÄŸunu alenen ortada. Saadet Partisi’nin Selefi cihatçıların Suriye’deki katliamlarının özelikle de Halep mevzusunun ateÅŸli savunucuları olduÄŸunu CHP bilmiyor mu? Biliyor.  Suriye’de “ılımlı” ve “radikal” ayrımı ile siyasal islamı halkların başına musallat edenlerle aynı mantığa düşmek bir gaflet. KılıçdaroÄŸlu’nun popülerleÅŸme adına yaptığı hamleler politik tehlikeler içeriyor.

ErdoÄŸan’a muhalefet ederken Siyasal İslam’ın kendi içindeki rekabetten kaynaklı olarak ayrışmış olması kanatlardan birisinin muhalif olduÄŸu anlamına gelmez. Erbakan’ın partisi Saadet Partisi AKP ile rekabet etmediÄŸi ve referandumda da HAYIR demediÄŸi takdirde kendi varlık zeminini kaybedeceÄŸi için “bugünün muhalifi” kesildi. Ancak CHP gibi aklı evvel bir muhalefet partisi kalkıp da Erbakan güzellemelerini topluma zerk ettiÄŸinde bu iÅŸten sol deÄŸil, Siyasal İslam kazanıyor. CHP de kazanmıyor. Ülkenin gidiÅŸatı siyasal islamın kodlarıyla ülkeyi yeniden dizayn etmek üstüne derin bir alt üst oluÅŸa sahne olurken CHP’nin gösterdiÄŸi bu sığlık “muhalefet yapmak”tan ne anladığını da ortaya koyuyor: popülerleÅŸmek ve nasıl ve hangi noktadan olursa olsun iktidara oynamak. Ülkenin atmosferinin zehirlendiÄŸi, saÄŸa kayışın giderek daha da tehlikeli bir hal aldığı noktada Kürtlere, Alevilere, laiklere, solculara düşman bu kesimi geriletmek aslında nüfus olarak büyük olan bu kesimi sola çekmek ve cesaretlendirmekle olur. Erbakan’ın hayaletine binip ErdoÄŸan’ın üstünde tur atmakla deÄŸil.

Erbakan’ın Faziletleri

Siyasal İslam’ın Türkiye’deki sembolü olan, yarattığı Milli Görüş geleneÄŸi ile muhafazakârlaÅŸmanın önünü açan; Tayyip ErdoÄŸan, Numan KurtulmuÅŸ gibi isimleri yetiÅŸtiren Erbakan, büyük bir cenaze töreniyle gömülmüştü. Cenaze törenine TSK’nin çelenk göndermesi, “Erbakan’in devlete çok deÄŸerli hizmetleri olmuÅŸtur.” ÅŸeklindeki açıklaması, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hayri KıvrıkoÄŸlu’nunsa bizzat törende yer almasi bir nevi 28 Åžubat özrü olarak deÄŸerlendirilmiÅŸti.

Ölümünün ardından düzenin bütün unsurlarının ağız birliÄŸi içinde Erbakan’a çizdikleri “günahsız insan” imajına raÄŸmen, sınıf penceresinden bakıldığında, kendini ” küçük ve orta çaplı iÅŸadamlarının temsilcisi” olarak gören ve emekçi sınıfların mücadelesini ezmekten hiçbir zaman beis duymamış bir düzen hizmetkarından baÅŸka hiçbir ÅŸey görülmüyor Erbakan’a dair.

Erbakan Anadolu sermayesinin sözcüsüdür. Diline sakız olmuÅŸ “Adil Düzen” ÅŸiarı, küçük ve orta ölçekli iÅŸletmelerin devletten aldıkları yardımlar ve ucuz krediler aracılığıyla boy vermesini saÄŸlayacak, kentli yoksul emekçilerin ise söylemsel bazda düzene karşı duydukları öfkeyi soÄŸurmayı hedefleyecek, ancak aslen onlara hiçbir ÅŸey vaat etmeyecek burjuva adaletsizlik anlayışının baÅŸka bir ürünüydü.

Anadolu sermayesinin temsilcisi Erbakan’ı Türkiye Odalar BirliÄŸi’nin baÅŸkanı olarak görüyoruz ilk olarak. Odalar BirliÄŸi’ni küçük ve orta ölçekli Anadolu sermayesinin iÅŸine yarar hale getirmek gibi bir hedefi olan Erbakan, büyük ölçekli ÅŸehir sermayedarlarını rahatsız edince bu görevine son verildi. Bundan sonraki süreçte Erbakan Mili Nizam Partisi’ni kurarak siyasal islamın partileÅŸme sürecini baÅŸlatmış oldu. Bu yolla islami sermaye çevreleri kendilerine meÅŸruiyet kazandıran partilerle yoluna devam edecek, “Milli Görüş” geleneÄŸi de ideolojik ÅŸemsiyelerini oluÅŸturacaktı. Böylece dindar kitlelerin oylarını arkalarına yedekleyerek yüksek siyasette temsil edilmeleri ve çıkarlarını meclisten dile getirmeleri kolaylaÅŸacaktı. Ayni zamanda anti-komünist olan bu çevrelerin sözcüsü MNP, her fırsatta yükselen sınıf mücadelesinin panzehirinin Türkiye toprakları için siyasal islam olduÄŸunu da egemenlere hatırlatıyor ve bu nokta da elinden geleni ardına koymuyor, devrimcilere ve savaÅŸan işçilere düşmanca tavırlar sergilemekten geri durmuyordu. Deniz GezmiÅŸ’lerin idami için Necmettin Erbakan İsviçre’de olduÄŸundan oy kullanamasa da iki MNP’li (MNP’nin kapatılmasıyla bağımsız olmuÅŸlardı) idam lehine oy vererek nefretlerini bir kez daha kustular. 71 Askeri Darbesi ile kapatılan MNP’nin yerini 73 seçimlerinde Milli Selamet Partisi aldı. Bir milyonu aÅŸan bir oy oranına ulaÅŸan MSP, azılı sol düşmanı Milliyetçi Cephe koalisyon hükümetlerinin vazgeçilmez ismiydi. MSP sıkı antikomünist çizgisini her fırsatta yansıtıyordu: örneÄŸin 22 MSP milletvekilinin red oyuyla “74 affı”ndan düşünce suçlarını kapsayan 141 ve 142. maddelerden yargılanan sanıkların yararlanması engellenmiÅŸ; Anayasa Mahkemesi’nin eÅŸitlik ilkesine göre verdiÄŸi kararla MSP’ye raÄŸmen bu maddelerin sanıklarına da af saÄŸlanmıştı. 28 Åžubat’a kadar, islami yönü güçlü burjuva çevreler, böylece iktidar olanaklarını kullanma fırsatına ulaÅŸtılar. Emekçi mahallelerinde faaliyet yapan tarikatların, dini duygular üzerinden işçi sınıfını mücadeleden uzak tutmaya çalışan siyasal islamcıların icraatlarından memnun olan sermaye sınıfı, siyasal islamın resmi ideoloji üzerinde etki sahibi olması ihtimali ve Türkiye’nin tarihsel ve uluslararası yönelimlerinden sapma göstermesi karşısında görece sivri unsurları tasfiyeye giriÅŸti.

28 Åžubat’ta Refah Partisine yönelik ordu müdahalesi karşısında, seslerini çıkarmayan, hatta Erbakan’a söylemlerini sertleÅŸtirdiÄŸi için kızan siyasal islamcılar da aslında çıkarlarının dini duygularla deÄŸil, ekonomik gerçeklerle ÅŸekillendiÄŸini bir kez daha göstermiÅŸ oldular. Bu operasyonun ardından, Refah Partisi’nden ayrilan Tayyip ErdoÄŸan gibi kendilerini “ılımlı” olarak tanımlayan isimler, “marjinalleÅŸmiÅŸ” Milli Görüş saflarından ayrılarak AKP’nin kuruluÅŸ sürecini hazırlamaya koyuldular.

Erbakan siyasal islamın Türkiye’de yerleÅŸmesine ön ayak olmuÅŸ isimdir. Milli Görüş ve diÄŸer siyasal islama ait unsurlar düzenin sömürüsünün kitleler üzerinde yarattığı etkiyi ehlileÅŸtirme iÅŸlevini üzerine almıştır. Tarikatların emekçi mahallelerindeki çalışmalarına 80 darbesinin hemen ardından hız vermesi ve sistemin tüm irinlerini gözlerden uzak tutup, sınıf mücadelesinin yerini her ÅŸeye razı olmuÅŸ kitlelerle doldurmaya çalışması tam olarak bunu ifade eder. Erbakan da bu çizginin en önde gelen ismidir. Erbakan kayıp trilyon davasının sanığıdır. Refah Partisi’ne devlet bütçesinden aktarılan para, partinin kapatılması gündeme gelince hızlıca harcanmış gibi gösterildi, adı üzerinde “kayboldu”. Yargılanan Erbakan’sa “adil düzen”in nimetlerinden yararlanmış, öğrencisi Abdullah Gül’ün affıyla, evinde istirahata çekilmiÅŸtir. KaybettiÄŸi trilyonların hesabı elbette sorulmamıştır kendisine.

Saadet Partisi’nin AKP’ye referandumda HAYIR demesi, sol ile en ufak bir ortaklık içermesine anlamına gelmez. Solun HAYIR’ı ülkede aşırı sağın yükseliÅŸine yönelik mücadeleye karşı olmak zorunda.16 Nisan’da HAYIR kazansa bile 17 Nisan’da otoriter muhafazakar rejim ile mücadele görevimiz devam edecektir. Bu görev için ise sosyalistlerden baÅŸka bir aktör bulunmamaktadır.

 

Etiketlendi: