ABD’nin Harvard Üniversitesi’nin Türkiye kökenli ekonomi profesörü Dani Rodrik, oldukça karamsar konuÅŸmuÅŸ. Birçokları gibi iç savaÅŸ tehlikesinden bahsetmiÅŸ. Darbe giriÅŸimi sonrası Türkiye’nin en iyi ihtimalle Malezya, en kötü ihtimalle Afganistan gibi olacağından dem vurmuÅŸ. Rodrik, darbe giriÅŸiminin ardından, Türkiye’nin demokratik sisteme geri dönebileceÄŸinden umudunu kestiÄŸini belirtmiÅŸ…
Türkiye’de İç SavaÅŸ Neden Olmaz?
Sık sık karşılaÅŸmaya baÅŸladığımız iç savaÅŸ ihtimalinden Rodrik de bahsetmiÅŸ ve daha da ileri bir tahminle AfganistanlaÅŸma ihtimalini gündeme getirmiÅŸ. Bakınız Türkiye Kürdistan’ında iç savaÅŸ benzeri bir ortamı daha yeni yaÅŸadık. Sur, Nusaybin, Şırnak, Yüksekova gibi ÅŸehirlerde kent savaÅŸları yaÅŸandı. Suriye görüntülerinin çok benzerlerini biz bu ÅŸehirlerde gördük. Ama Türkiye’nin AfganistanlaÅŸması ya da iç savaÅŸ ihtimalinden bahsederken 1984’ten beri alışık olduÄŸumuz Kürtlere karşı yürütülen savaÅŸÂ dışında bütün ülkeyi kapsayacak bir savaÅŸtan bahsediliyor. Bu olmaz, çünkü iç savaÅŸ için savaşı ve kitlesel ölümü göze alıp silahlanan karşılıklı tarafların olması gerekir. Türkiye kültürel ve kimlikler üzerinden ciddi bir yarılma yaşıyorsa da ne egemen sınıflar katında ne de toplumsal tabanda iç savaşın tarafı olacak güçler ve örgütler mevcut deÄŸildir. Kürtlerin kendi güçleri var, bu yüzden de 30 yıldan fazla bir süredir çatışmalar sürüyor. Ama iç savaÅŸa girebilecek bir diÄŸer taraftan, örgütlenmeden ve tabandan söz edemeyiz. Yani Rodrik’in iç savaÅŸlar ülkesi Afganistan’ı Türkiye’ye örnek göstermesinin pek bir altyapısı yok.
Ya Malezya ve Rusya Örnekleri?
Malezya, ekonomik olarak geliÅŸen, ama kültürel olarak çok muhafazakâr, Batı standartlarında demokrasisi olmayan, azınlıkların ve siyasi muhaliflerin kötü muamele gördüğü bir ülke. Ama, RTE’nin esas modeli için belki de en uygunu Putin Rusyası: güçlü bir devlet, yüce Çar’ı andıran tek adamın mutlak hakimiyeti ve karizması, diÄŸer taraftan seçimse seçim, halkın Rus milliyetçi devletinin ve liderinin arkasında olduÄŸu bir ülke.
Malezya ve Rusya da Türkiye için uygun örnekler deÄŸil, çünkü bu ülkelerdeki güdük demokrasi ve devlet baskısı oralarda yeterli olsa da Türkiye’de sökmez. Sökmez, çünkü Türkiye’de bu ülkelerde olmayan köklü ve güçlü toplumsal mücadele dinamikleri var. Bu ülkede AKP diktatörlüğü karşısında çok etkili olan Kürt dinamiÄŸi dışında Kemalizmin, sosyalistlerin ve Alevilerin toplumsal varoluÅŸlarından gelen güçlü muhalif çizgileri bulunuyor. Rusya ve Malezya’daki gibi sınırlı haklar bile yürürlükte olsa bu yarıklardan bu muhalefet yürür ve neticede bu ülke bir Malezya ya da Putin Rusya’sı olmaz. Türkiye gibi mücadele geleneÄŸinin olduÄŸu ülkelerde öldürmeyen darbeler güçlendirir.
İran Olur muyuz?
Türkiye’nin tek ses bir ülke olması için demokratik hakların tümden ortadan kaldırılması ve toplumsal muhalefetin tümden ezilerek sesinin tamamen kısılması gerekir. Bunun için 12 Eylül benzeri bir atmosferi kafamızda canlandırabiliriz. Böyle bir ortamda CHP ve HDP gibi partiler bile kapatılmalı, serbest seçimler dahi gündemden düşmelidir. Yok edici, tamamen bastırıcı bir baskı ortamı olmaksızın mücadele bir yolunu bulup sürecektir ve rüşvetçi-baskıcı-bozuk düzende muhalifler daima büyük bir potansiyele hitap etme olanağına sahip olacaktır. Bu yüzden RTE tek ses bir Türkiye yaratmak istiyorsa İran modelini göze almak durumundadır. Bugün İran’da güçlü bir demokratik ve sol-sosyalist taban olduÄŸu halde toplumsal muhalefete nefes aldırılmayacak ölçüde ağır baskılar vardır. Rejim bu ÅŸekilde ayakta kalmaktadır. İran’da mollalar 2009 seçimlerinde olduÄŸu gibi kendi ayarladıkları sınırlı seçimlere bile zaman zaman tahammül edememektedir.
DiÄŸer taraftan İran’ın böyle bir rejimi örgütleyebilmesini mümkün kılacak ekonomik kaynaklar petrolden gelmektedir. Türkiye’nin böyle bir kaynağı yoktur. RTE serbest seçimleri bile ortadan kaldırarak baÅŸka bir boyuta geçemez. NATO ve Batı bloÄŸundan kopmayı gündeme getirecek İran modelini göze alamaz. Böyle bir iÅŸ için ne ekonomik, ne jeopolitik gücü var. Ayrıca mutlak polis devletini Türkiye’nin kaldıramama ihtimali var ki bunun altında kalma ihtimali bile RTE için baÅŸtan sona ürkütücüdür.
Sonuç
Türkiye’deki toplumsal muhalefetin zayıf olması baÅŸka ÅŸeydir, Türkiye’nin bir Afganistan, Rusya, İran ya da Malezya olması baÅŸka bir şeydir. Türkiye’de toplumsal muhalefet zayıf ama inatçı, zayıf ama güçlü kökleri var, zayıf ama büyük potansiyeli var. O yüzden karamsar senaryolara teslim olmak yerine bahsettiÄŸimiz potansiyeli açığa çıkarmak zorundayız. Bunun tek yolu da örgütlü mücadeleyi yükselterek gençliÄŸi, işçi sınıfını ve kent yoksullarını kazanmaktan geçiyor.













