“bu meydan kanlı meydan
ok fırladı çıktı yaydan
kalkın ayağa kalkın
biz ÅŸehirden siz köyden”
Ruhi Su “Ellerinde Pankartlar”ı yazdığı zaman yıl 1977 idi.Åžarkı, 1969 yılında gerçekleÅŸen Kanlı Pazar için yazılmıştı.Denizlerin emperyalizmle yönelik öfkesinin eyleme döküldüğü 6. Filo protestolarında dönemin faÅŸist ve İslamcı unsurlarının ortak düşmanı sol ve içi sınıfına karşı birlikte örgütlendiÄŸi Milli Türk Talebe BirliÄŸ ve Komünizmle Mücadele DerneÄŸinin saldırmıştı veKanlı Pazar yaÅŸanmıştı. Tarih 16 Åžubat’tı.
Türkiye devrimci geleneÄŸi, katliamlarda kaybettiklerini, onlara yakılan türküleri ve meydanlarını unutmayan: kanla yoÄŸrulan bir gelenektir. 10 Ekim Cumartesi günü de o marÅŸlar söyleniyordu.Ruhi Su’nun eseri olan “Ellerinde Pankartlar”ı söyleyerek halay çekildiÄŸi sırada  cumartesi, Kanlı Cumartesi olarak tarihe geçti. Resmi rakama göre 97 insanımız, yoldaşımız katledildi. 100’ün üzerinde ağır yaralı var. Henüz eylemi üstlenene bir örgüt çıkmasa da IŞİD ihtimali çok yüksek.Fail yine sınıf düşmanı, komünizm düşmanı aşırı saÄŸcı bir unsurdu. İktidarda ise MTTB’nin ocağında piÅŸmiÅŸ, Kanlı Pazar’da bizzat katliamcı güruhun içinde bulunmuÅŸ AKP vardı. (Abdullah Gül, Mehmet Ali Åžahin, Recep Tayyip ErdoÄŸan, Bülent Arınç, BeÅŸir Atalay, Ömer Dinçer, Taner Yıldız, Abdülkadir Aksu, Hüseyin Çelik ve Bahattin Yıldız gibi birçok isim esasen MTTB kökenlidir.*) Devletin, egemen sınıfın halkların kardeÅŸliÄŸine ve devrimci mücadeleye yönelik katliamcı geleneÄŸi o günden bu yana deÄŸiÅŸmedi. Aynı yöntemler, aynı kan, aynı zulüm…Pazarlarımızı defalarca kez kana bulayanlar bu kez  bir cumartesi sabahı sosyalistlerin, ileri işçilerin, Kürt halkının hedef alındığı bir kanlı saldırı ile geleneklerini devam ettirdiler. Gençlerin “ellerindeki pankartlar” yoldaÅŸlarına sedye, ölü bedenlerine örtü oldu…. Meydan kana bulandı.Â
Katliam Adım Adım
Katliam AKP’nin seçim sonrası açtığı sürecin bir parçasıdır. SavaÅŸ, katliamlar ve ırkçı saldırılar körüklenerek halka adeta “AKP tek başına iktidar olsaydı istikrar olurdu”  sözünü söyletmek için devreye sokuldu. ErdoÄŸan kantarın topuzunu artık iyice kaçırdı ve seçimleri her türlü oldu bittiyle kasım ayına erteletti. Bir kez daha denemek istediÄŸi tek başına iktidar yolunu ölüm kalım meselesi olarak görüyordu.” Ya baÅŸkanlık ya demir parmaklıklar” ikilemi Suriye’de iÅŸlediÄŸi savaÅŸ suçları baÅŸta olmak üzere  yolsuzluk, katliam ve cinayetlerden yargılanmak  korkusunu doÄŸuruyor. Bunun kurtuluÅŸunu ise ErdoÄŸan, baÅŸkanlık rejiminin tesisinde görüyor. Giderek azalan destek gerçeÄŸine toslayan ErdoÄŸan’ın emrindeki MİT kanlı planlar ile Kasım’a kadar elinden geleni ardına koymamak için and içmiÅŸ durumda.
Ne var ki ErdoÄŸan’ın yolları dikensiz, taÅŸsız deÄŸil. Olmayacak da. OlaÄŸanüstü hal ve sokaÄŸa çıkma yasaklarına direnen Kürt halkına yönelik devam eden katliamlar AKP’ye güç kaybettirmeye devam etti. Haziran seçimlerinden bu yana 700’e yakın yurttaÅŸ saldırı ve katliamlarda hayatını kaybetti. Bu, artık kan ve göz yaşı barajı çok yüksek olan OrtadoÄŸu coÄŸrafyası için sıradan bir istatistiki veri haline geldi. Tam anlamıyla bir katliam denizinin ortasında yaşıyoruz.AKP’nin tek başına iktidarı artık bir hayal. ErdoÄŸan’ın mantığı artık her yolu mübah görüyor.Mübah görünen yollardan birisi de açık açık sempati duyduÄŸu IŞİD sürüsünün Kürt hareketine ve sosyalist harekete yönelik devam edeceÄŸini bildiÄŸi eylemlerdi. Öyle de oldu. Â
  IŞİD’in Türkiye devletini “taÄŸut” ilan etmesinin peÅŸi sıra Suruç’ta yapılan katliam IŞİD’in Türkiye’deki varlığının bir adım öteye taşındığını göstermiÅŸti. Hali hazırda  bir süredir IŞİD baÅŸta olmak üzere selefi örgütlerin Türkiye’de AKP’nin verdiÄŸi açık destek neticesinde hareketliliÄŸi artmıştı. .Yıllardır Türkiye’de yiyip içiyorlar,tedavi oluyorlar, hatta tatil yapıyorlar. Suruç katliamından sonra göstermelik göz altına alınanlar derhal serbest bırakıldılar. Sınırlardan devlet gözetiminde geçerek teçhizatlarla donatılarak geçirildiler. Sonuçta da IŞİD’e karşı büyük savaÅŸ verenlere karşı bombalar patlamaya baÅŸladı.ABD ile iÅŸbirliÄŸi içinde eÄŸitildiler, donatıldılar.Suriye’ye gönderildiler…
Suruç ve Diyarbakır’da bombalar patladı.10 Ekim’de ise hedef Ankara idi. Katliam, AKP için bir taÅŸla iki kuÅŸ vurmak anlamına geliyordu: ilki  koltuÄŸunu tehlikeye sokan HDP’nin ve Kürt halkının katledilmesi, ikincisi kitlelerin izinli mitinglere dahi gitmek istemeyecek ÅŸekilde korkutulması ve sindirilmesi.Katliamın istihbaratını elinde tutan AKP için oldukça “iÅŸlevli” olan bu katliamın göz göre göre önünü açıldı. AB ülkelerinin büyük elçiliklerine istihbarat ulaÅŸmıştı. Duvarları yükseltilmiÅŸti. Suruç katliamı sonrası yayınlanan listede onlarca intihar bombacısından bahsediliyordu anca hepsi açıkça kaçması için kayırıldı. Sonuçta bugün 100’e yakın insanımız katledildi. Bombayı iki canlı bomba patlatsa da katliamın sorumluluÄŸu AKP hükümetindedir. ErdoÄŸandadır. Yerde can çekiÅŸen yüzlerce insanın üzerine akrep ve çevik kuvvet gönderen, hastanelerde kan ihtiyacı olmadığını iddia eden, devletin kusuru bulunmadığı yalanına inanmamızı bekleyen bir iktidarın altında failler apaçık ortadadır.Â
Suriye’den Dönen Bumerang
AKP, Rusya’nın selefi örgütlere yönelik gerçekleÅŸtirdiÄŸi saldırıdan oldukça rahatsız. Hatta ErdoÄŸan Putin’e kendince blöf yapmaya çalışıyor.Ne var ki artık AKP OrtadoÄŸu’da hükmü geçmez bir fiyasko.BeÅŸ yıldır devam eden Suriye savaşının “stratejik derinlik” adı altında cihadcılara kol kanat germe politikasının mimarı DavutoÄŸlu ve ErdoÄŸan’ın  fanatik Esat karşıtlığı Suriye savaşında cihadcılarla iÅŸbirliÄŸini pekiÅŸtirdi.Åžimdi ise atılan bumerang hızını alarak geri dönüyor. Tecrübe, eÄŸitim ve silahlarıyla.

Sosyalistlerin IŞİD ve benzeri çetelerin ülkedeki varlığını artık kabul ederek (gerek güvenlik önemleri gerekse de mücadele stratejileri açısından) yoluna devam etmesi gerekiyor. Bu saldırıların ne yazık ki devamı gelecektir. Hazırlıklı ve dayanıklı olmak; coÄŸrafyanın giderek sertleÅŸen mücadele koÅŸullarına uyum saÄŸlamak gereklidir. Çünkü devlet ve polis terörüne Gezi’den alışkın olan kitlelerin bu yeni travmayı atlatması ve büyük mitinglerin yeniden gerçekleÅŸtirilmesi zaman alabilir. Kitlelerin böylesine zor dönemlerin içinden güçlü çıkması, sınıf mücadelesini de keskin ve güçlü kılacaktır.DiÄŸer yandan kitlelerin karşında bulunan bir katliam makinesinin varlığı örgütlü olmanın gereklerini tekrar tekrar anlatmayı da görev olarak önümüze koymaktadır.Sınıfın içinde bulunduÄŸu örgütsüzlük onu savunmasız ve siyasi anlamda çok güçsüz kılmaktadır. Fakat tablo her ÅŸeye raÄŸmen umut verici.Halkın bu büyük katliama raÄŸmen sokaÄŸa ve greve çıkma iradesini göstermesi… Cenazelerde açığa çıkan büyük öfke ve kararlılık… Ülkenin dört bir yanında lise ve üniversitelerde örgütlenen boykotlar, kitlesel yürüyüşler… Bu duruÅŸ, AKP’nin istediÄŸi ÅŸeyi yapma konusunda o kadar da baÅŸarılı olmadığının kanıtıdır. Bu toprakların mücadele geleneÄŸi  bize bu imkanı sunmuÅŸtur.
KonuÅŸarak Batmak Â
ErdoÄŸan, katliamın ardından kuru bir baÅŸ saÄŸlığı mesajı verip köşesine çekildi. Ortalığa HDP’yi ve mitingi tertipleyen
örgütleri suçlayan kalemşörlerine saldı. Sesi soluÄŸu kesildi. Belli ki gördüğü tepki hayallerini suya düşürmüştü. Nihayet bugün konuÅŸtu ve üç gün önce  çok büyük bir  katliam yaÅŸamış Ankara’nın marka bir ÅŸehir olmasından duyduÄŸu gururdan bahsetti.
Paris’teki Carlie Hebdo saldırısından sonra muhatap alınmamasına raÄŸmen koÅŸa koÅŸa Paris’e anmaya giden DavutoÄŸlu ise bugün koruma ordusu ile basın dahi olmadan gizlice Gar önüne karanfil bırakmaya gitti. bir gün evvelinde yapıtığı açıklamada ise Selefilere adeta müjde verdi:
 “Biliyorsunuz bu, bir eylem hazırlığı içinde ama bunu gerçek bir eyleme dönüştürmedikçe veya elinizde o eylemin olabileceÄŸine dair bir veri olmadıkça tutuklayamazsınız. Türkiye, demokratik bir hukuk devleti. Dese ki savcı, ‘Elinde ne delil var’. Bir saat sonra da serbest bırakılabiliyor. Bunda kimse hukuku da suçlayamaz çünkü Türkiye sebepsiz yere insanların tutuklanabileceÄŸi bir ülke deÄŸil” Â
AKP ne mahareti varsa saray için kullanıyor. Bu süreç AKP için sıradan bir geri çekiliş olmayacak. Düşerken tırmalayacak, kıracak, dökecek, katledecek.
13 yılda AKP, iflah olmaz bir katliam makinesi olduğunu kanıtladı dolayısıyla vereceği hesaptan korkuyor. Hakkı da var. Sevdiklerini toprağa verirken bile direniş türküleri söyleyen bir halk karşısında şansları olmadığı çok aşikar. Bu yüzden en tepedekinden en satılmış kalemine kadar hep bir ağızdan çırpınıyorlar. Nafile!













