Latest posts by Sosyalist Gündem (see all)

AKP diktasına karşı muhalefetin izleyebileceği iki strateji var:
Â
1) Emekçileri Hareketlendirmek. Yoksulluk ve iÅŸsizlikle lafla deÄŸil, gerçekten mücadele etmek. Eylemler, mitingler, kampanyalar, talepler, sendikalar, grevler ve örgütlenme… Emekçileri özneleÅŸtiren bu mücadeleye “emekçi muhalefeti” diyelim.
2) “Demokrasi BloÄŸu”nu GeniÅŸletmek: AKP’yi seçimlerde yenip parlamenter sisteme geri dönmek için en saÄŸdan (Saadet, DavutoÄŸlu vb) en sola (HDP, Sol Parti) en geniÅŸ ittifakı saÄŸlamanın zorunlu olduÄŸunu savunan “burjuva muhalefet”.Â
Birinci muhalefet stratejisi, sınıf çatışmacı bir yol öneriyor. Toplumsal ayrışmanın “emekçi-kapitalist” ÅŸeklinde baÅŸtan inÅŸa edilmesine dayanıyor. AKP’nin büyük kentlerdeki yoksul emekçi destek tabanının bu ÅŸekilde çözüleceÄŸini ve AKP’nin ekonomik kriz koÅŸullarında böyle bir mücadele karşısında tamamen gözden düşeceÄŸini savunuyor. Öte yandan böyle bir mücadele tarzı, AKP karşıtlığından çok fazlasını ifade edip genel sermaye karşıtlığını gündeme getirdiÄŸinden burjuva muhalefet için asla kabul edilecek bir strateji deÄŸil.
İkinci muhalefet stratejisi (burjuva muhalefet), parlamenter sisteme geri dönüşü ve burjuva demokratik hakları “ılımlı” ve “sakınımlı” biçimde savunmayı öngörüyor. Ana mottoları ılımlılık ve toplumsal uzlaÅŸma. Bu ılımlılık yüzünden burjuva muhalefet silik kalıyor ve neticede gündem belirleme ÅŸansını büyük ölçüde RTE’ye terk ediyor. Bu strateji burjuva demokratik hassasiyetlerin ulaÅŸamadığı varoÅŸlara penetre etmeyi baÅŸaramıyor, kriz koÅŸullarında bile. Â
Stratejinin merkezindeki CHP, AKP’den kopacak % 1-2’lik parçalarla %50-50 dengesini lehine çevirip seçim kazanma planı yapıyor. Bu yüzden DavutoÄŸlu ve Babacanların küçük partileri büyük deÄŸer kazanıyor.Â
Babacan Neoliberalizmin Kahramanı
Son günlerde Ali Babacan’ın epey cilalandığını görüyoruz. Gerek dış politikası gerekse de muhalefete karşı tavrı haÅŸinlikle hatırlanan DavutoÄŸlu’nun aksine Babacan, AKP karşıtı kesimlere hitap edebilecek, ılımlı ve “baÅŸarılı” bir figür olarak sunuluyor. Halk TV ekranlarında boy boy söyleÅŸiler yapılıyor, muhalefet kaynakları ÅŸiÅŸirme kampanyalarına baÅŸlıyor ve nihayet Babacan sosyal medyada büyük olay oluyor.Â
RTE ve Bahçeli’nin yeni partilerin önünü kesme giriÅŸimlerine alelacele baÅŸlamaları, AKP-MHP cephesindeki korku olarak görüldü. Böylece Babacan’a biçilen misyon daha da büyüdü, neredeyse kurtarıcı olarak sunacaklar. AKP cenahı İmamoÄŸlu’nu yıpratmayı ÅŸimdiye kadar baÅŸardı, bu yıpranma sürerse Babacan’ın RTE’ye karşı ortak muhalefet adayı olarak öne çıkması ÅŸaşırtıcı olmayacaktır. Nitekim Babacan’ın kayyum atanan belediyelerin HDP’ye iade edilmesini savunarak belirleyici seçmen gücü olan HDP’ye göz kırpması büyük oynadığını gösteriyor.    Â
Peki kimdir bu Babacan?Â
Babacan emekçilere karşı neoliberal saldırıları azgın bir ÅŸekilde uygulayan AKP iktidarının ekonomi bakanıydı. Bu yıllar özelleÅŸtirmeler, esnekleÅŸtirmeler, inÅŸaat ve rant ile geçti… Bunlar emekçi halka baÅŸarı olarak yutturuluyor. Babacan kiralık işçi uygulamalarından, sosyal güvenlik sisteminin çökertildiÄŸi bireysel emeklilik sistemine (BES) kadar birçok emek düşmanı uygulamanın hararetli savunucusuydu. Örnekler çoÄŸaltılabilir…
Sosyalist PolitikaÂ
CHP’nin sosyalist olmayan eleÅŸtirmenlerinin ufku laikliÄŸin ötesine geçebilmiÅŸ deÄŸil. Saadet ve Babacan gibi isimlere bozulmalarının arkasındaki esas motif bu. Bunlara göre İmamoÄŸlu ya da Muharrem İnce gibi isimler iyi; ama örneÄŸin bir BekaroÄŸlu saÄŸcı ve kötü. Çünkü BekaroÄŸlu CHP’ye Saadet’ten geldi. Bu dar görüşlülüğün saÄŸ-sol tanımlaması Kemalizmin çizdiÄŸi laiklik ve çaÄŸdaÅŸ medeniyet sınırlarına göre belirlendiÄŸi için Babacan eleÅŸtirileri de bu yaÅŸam biçimciliÄŸin ötesine geçemiyor.  Â
Burjuva muhalefetin demokrasi bloÄŸu stratejisi, Ekrem İmamoÄŸlu’nun İBB’deki sürpriz baÅŸarısıyla tutmuÅŸtu. HDP’den İyi Parti’ye, ÖDP ve TİP’ten Saadet Partisi’ne kadar çok farklı partiler İmamoÄŸlu için emek vermiÅŸlerdi. Kendisine sosyalist diyen partilerin emperyalist-kapitalist sisteme uygun bir çeÅŸit “normalleÅŸme” peÅŸindeki bu bloÄŸun cazibesine kapıldığını yerel seçimlerde gördük. Özellikle HDP’nin çok sayıda sol parti ve çevreyi peÅŸinden sürüklediÄŸini düşündüğümüzde sosyalist soldaki durum daha da netleÅŸmiÅŸ olur. Türkiye’de “sosyalistler” ana hatları itibariyle devrimci-demokrat gelenekten geldiÄŸi için radikal demokrasiye baÄŸlanması ya da bununla iç içe geçmesi zor olmadı. Yüksek politikanın sunduÄŸu imkanların cazibesini de buna ekleyelim. Åžimdi de CHP’nin oyun kurucu olduÄŸu, Türkiye büyük sermayesinin ve uluslararası finans kapitalin de desteklediÄŸi böyle bir projeye eklemlenmek konusunda bir sıkıntı yaÅŸamıyorlar.Â
Devrimci sosyalistlerin stratejisi elbetteki birinci strateji olmalı, sınıf savaşına yoÄŸunlaşılmalıdır. CHP öncülüğündeki bloÄŸun amaçladığı burjuva normalleÅŸme, emekçilerin sömürüsü konusunda bir fark ortaya koymamaktadır. Bu yüzden de bu blok, işçiler ve kent yoksullarına hitap edememektedir. Burjuva demokratik hassasiyetlerin ulaÅŸamadığı kent varoÅŸlarında AKP gücünü korumaktadır. Ama emekçileri harekete geçirmeye dayalı bir stratejinin böyle bir sorunu yoktur. AKP’nin kalesi Sultangazi’de çalışma yürüten yoldaÅŸlarımızın muhafazakar işçi tabanında karşılık bulması bunun uygulamalı kanıtıdır. Yapılması gereken bu mücadeleyi büyütmektir.Â














