
GeçtiÄŸimiz salı günü Yunanistan’da bir grup faÅŸist Altın Åžafak üyesi, rap ÅŸarkıcısı olan antifaÅŸist Pavlos Fissas’ı bıçaklayarak öldürdü. Olay, hükümetin iÅŸten çıkarma ve kesinti politikalarına karşı baÅŸlayan genel grevin hemen öncesinde yaÅŸandı. Katliamın ardından, grevlerin yanı sıra, binlerce insan, olayın yaÅŸandığı Keratsini’de eylemdeydi. Eylemler, baÅŸta Atina olmak üzere Yunanistan’ın pek çok iline yayıldı.YaÅŸanan saldırıya ve Yunanistan’da yükselen faÅŸizme karşı SDH olarak hazırladığımız açıklamayı yayınlıyoruz:
“Bugün Yunanistan’da faÅŸizmin yükseldiÄŸi saldırganlık düzeyi, doÄŸru bir programda antifaÅŸist mücadelenin yükseltilmesini zorunlu kılıyor. Hatırlayacak olursak, faÅŸizmin yükseliÅŸi, Yunanistan solunun, yaÅŸanan kriz ve toplumsal bunalımı yönlendirecek bir alan yaratamamasından kaynaklanmıştı. KKE, Stalinist ihanet geleneÄŸinden sıyrılamazken, reformist SYRIZA da kitleler için güçlü bir alternatif haline gelmeyi baÅŸaramamıştı. KKE ve sendikal bürokrasi, bir veya en fazla iki günlük grevlerle, sınıf mücadelesine ivme kazandırmak bir yana, kitlelerin enerjisini almakla yetiniyordu.
Sosyalizmin toplum nezdinde seçenek haline getiril(e)memesi, hem sol örgütlerin güç kaybına, hem de Altın Şafak gibi faşist bir yapının hızla yükselmesine yol açmıştı. Yunanistan solu böyleyken, Altın Şafak ise polisle işbirliği içerisinde, solun yönlendiremediği öfkeli kitleleri, ülkedeki göçmenler üzerinden kışkırtarak örgütlenmesini büyüttü ve neredeyse toplumda meşruiyet kazanmaya başladı. Göçmenler üzerinde sürekli bir saldırgan tutum içerisinde olan Altın Şafak, göçmenlerle ilgili polisiye olaylarda da polisin yönlendirmesiyle adalet(!) sağlayıcı hale geldi. Sosyalist alternatifin yaratılamadığı, kısır bir döngüye sıkıştırıldığı ölçüde, daha fazla yandaş toplayan Altın Şafak, %10 civarlarında oy alabilen bir kapasiteye ulaştı.
Ve bugün, Altın Şafak, solcu şarkıcı Pavlos’u katlederek, yeni bir mücadele dalgası yükselip, faşizm sokaklardan silinmedikçe, Yunanistan halkını bekleyen tehditleri yeniden göz önüne serdi! Faşizm yükselişteyken, Yunanistan solunun önündeki acil görevler şimdi daha yakıcı:
• Bir an önce, bu hafta örgütlenen genel grevler süreklileştirilmelidir! Stalinistlerin ve ihanetçi sendikacıların oynadığı oyuna son verilmeli; bugüne kadar defalarca yapılan tek günlük, iki günlük grevlerle çıkış olmadığı kitlelere gösterilmelidir. Şu an yaşanan grevlerin süreklileşmesi, Yunanistan kapitalizmine öldürücü darbeyi vurabilecek yegâne yoldur.
• Faşizme karşı sınıf mücadelesi yükseltilmelidir! İhanetçi çizgiden arındırılmış, emekçilerden oluşan bir antifaşist oluşum, artık tarihsel bir öneme sahiptir. Faşizme karşı antifaşist devrimci savunma birlikleri örgütlenmelidir. Faşist örgütlenmelerin güç kullanılarak dağıtılması en yakıcı görev olarak durmaktadır. Yılanın başı küçükken ezilmediğinde karşısına çıkan badireleri küçük sıyrıklarla atlatan faşist hareket daha da ivmelenerek büyümeye devam edecek ve müdahale etmek için geç kalınacaktır.
• Yunanistan’da işçilerin yakın gelecekte yakalayabileceÄŸi atılımların, dünya işçi sınıfının mücadelesine güçlü bir etki yaratacağı hiç kimse için bir sır deÄŸil. Bu yüzden işçiler, sınıf mücadelesinin olmazsa olmazı enternasyonal perspektifle donatılmalıdır. Enternasyonalizm, Yunanistan emekçilerinin hem mücadelelerinde çizecekleri yolda bir pusula görevi görecek, hem de Altın Åžafak’ın ÅŸoven ideolojisinin kitleler gözünde alaÅŸağı edilmesini saÄŸlayacaktır.”












