Mültecilerin yaşadığı trajediler gündemde önemli bir yer tutmayı sürdürüyor.
Yunanistan’ın Midilli Adası’nda bulunan yaklaşık 13 bin mültecinin insanlık dışı koÅŸullarda yaÅŸadığı Moria Kampı’nda geçtiÄŸimiz hafta yangın çıkmıştı. Yangının ardından kamp tamamen yanıp kül oldu. Kampta çıkan ilk yangın bu deÄŸildi. GeçtiÄŸimiz yıl çıkan yangında bir kadın sığınmacı yaÅŸamını yitirmiÅŸti. Kampta yaÅŸayanlardan pek çok ÅŸikayet gelmesine raÄŸmen hiçbir önlem alınmadı. Kamptaki zorlu yaÅŸam koÅŸullarını ağırlaÅŸtıran pandemi ile birlikte mülteciler ölümün pençesine atılıyor.
Moria Kampı’nda Mültecilerin Durumu
Kapasitesinin 4 katı mültecininin kaldığı Moria Kampı’nın yanıp, yaşanamayacak hale gelmesinin ardından 12 binden fazla mültecinin kalacak yeri kalmadı. Halihazırda kampta sağlıksız koşullarda, hijyene hasret kalan, yemeği-suyu kolay kolay bulamayan sığınmacıların sorunlarına barınma ihtiyacı da eklendi. Neredeyse hiç olmayan sağlık hizmetleri, kötü barınma şartları, yetersiz beslenme faktörleri koronavirüs ile birleşince mültecilerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri gittikçe zorlaş(tırıl)ıyor.
Yangının ardından adada yeni bir kamp inÅŸaa edilirken; sığınmacılar sokaklarda, otobanlarda, yollarda, kaldırımlarda sefalet içinde yaÅŸamlarını sürdürmeye çalışıyor. Pandemi sürecinde en önemli ve hayati noktada duran hijyen, saÄŸlık hizmetleri Moria’da söz konusu bile deÄŸil. Mülteciler koronavirüse karşı savunmasız durumda.
Yapılan açıklamalara göre adada Kara Tepe’de askeri alana geçici bir kamp yapıldı ve mülteciler gruplar halinde buraya yerleÅŸtiriliyor. Mülteciler geçici kampta kalmak yerine, anakaraya ya da diÄŸer Avrupa ülkelerine gitmek istediklerini belirtiyor. Geçici kamp olarak adlandırılan alanı kalıcı hapishane olarak gören sığınmacılar verilen kararı protesto ediyor. GeçtiÄŸimiz hafta içerisinde, adada bulunan polis barikatına doÄŸru yürüyüş yaparak “özgürlük” pankartları ile yeni kamp istemediklerini protesto eden mültecilere polis biber gazı ile müdahalede bulunmuÅŸtu.
Mültecilerin yaşadığı trajedinin sorumlusu kapitalist devletlerdir!
Moria’da bulunan kampı, çoÄŸunluÄŸu Afganistan’dan gelen göçmenler ve beraberinde pek çok ülkeden gelen mülteciler oluÅŸturuyor. Afganistan’dan gelenlerin çoÄŸunluÄŸu oluÅŸturmasının perde arkasında 11 Eylül saldırılarından bu yana süren emperyalist iÅŸgal ve radikal İslamcı tehdit bulunuyor. ABD’nin bu yıkımı fırsat bilip “İslami Terör” tehdidi ile karşı karşıya oldukları manipülasyonları ile emekçi kitleleri kandırmasının ardından Afganistan iÅŸgal edilmiÅŸti. Afganistan iÅŸgali sonrasında pek çok emekçi göç etmek durumunda kaldı. Moria Kampı ve yeni mülteci kamplarının yaratıcıları çıkan yangının ve insanlık dışı yaÅŸam koÅŸullarının bizzat kaynağıdır, temel sorumlusudur.
BirleÅŸmiÅŸ Milletler Mülteciler Yüksek KomiserliÄŸi (BMMYK) mültecilerin durumunun deÄŸerlendirildiÄŸi Küresel EÄŸilimler Raporu’nu Haziran ayında açıklamıştı. Raporda dünya çapında 2019 yılında 79 milyon 500 kiÅŸinin savaÅŸ, ÅŸiddet, çatışma ve kovuÅŸturma korkusu nedeniyle evini ya da topraklarını terk ettiÄŸi açıklandı. BMMYK açıkladıkları sayının, dünya nüfusunun yüzde 1’ine tekabül ettiÄŸini vurguladı. Bu sayının BMMYK’nin 70 yıllık tarihinde bir rekor olduÄŸu belirtildi.
Rapora göre 2019 yılı sonunda yerlerinden edilmiÅŸ 79 milyon 500 bin kiÅŸinin 45 milyon 700 bini kendi ülkeleri içinde yer deÄŸiÅŸtirenler, 4 milyon 200 bini sığınma talebinin sonuçlanmasını bekleyenler, 29 milyon 600 bini ise mülteciler ve kendi ülkesini terk etmek zorunda kalanlar oluÅŸturuyor. BirleÅŸmiÅŸ Milletler Mülteciler Yüksek KomiserliÄŸi BaÅŸkanı Filippo Grandi, Covid-19 krizi ve buna baÄŸlı olarak ortaya çıkan yoksulluÄŸun da Avrupa’ya doÄŸru kaçışların sayısını artırdığını belirtti. Filippo Grandi, koronavirüs krizi nedeniyle insanların iÅŸlerini kaybetmesinin de göçü tetikleyen bir unsur olduÄŸunu ekledi.
Yaşadıkları ülkelerinde savaşlarla hayatları kan gölüne dönen mülteciler bin bir zorluğu aşarak başka ülkelere göç etmek zorunda bırakılıyor. Henüz yollardayken gelecek umutları yiten sığınmacılar göç ettikleri ülkeye adım attıkları anda karşılaştıkları manzarayı görünce gelecek diye bir şeyin bırakılmadığını görüyorlar. Kapitalist babarbarlar çeşitli zorluklarla sınırlarına ulaşan mültecileri yok sayıyor. Burjuva siyasetçiler sığınmacılara olabilecek en kötü şartlarda yaşamı sunuyor.
Çıkan yangının sorumlularını doğru adreste aramamız gerekiyor. Kapitalizm, emekçi kitleleri çıkmazın içerisinde bırakıyor. Burjuva iktidarlar emperyalist politikaları zarar görmeyecek şekilde mülteci krizinden sıyrılmak istiyor. İki yüzlü kapitalist barbarların mültecileri düşünmesini, nihai çözüm getirmesini beklemiyoruz. Pandemi etkisi altında geçen kritik süreçte mültecilerin acil taleplerinin karşılanması hayati bir noktada. Savaşlarla dolu bir coğrafyadan sadece ‘yaşamak’ için ayrılmak zorunda kalan sığınmacılarla ortak duyguları paylaşmalıyız. Bu yüzden enternasyonalist dayanışma ile mültecilere el uzatarak acil taleplerini birlikte yükseltmeliyiz!














