
ABD ile İran arasındaki Molla rejiminin iktidara geliÅŸinden bu yana devam eden gerilimin tırmanması için ufak kıvılcımlar yeterli olabiliyor. 13 Mayıs’ta Suudi Arabistan’ın iki petrol pompa istasyonuna ve Norveç ile BirleÅŸik Arap Emirlikleri’ne ait iki adet gemiye Fuceyre Limanı yakınlarında dronelarla saldırı gerçekleÅŸtirilirken, saldırıyı Yemen’de Suudi Arabistan’a karşı savaÅŸan Åžii Husiler üstlendi. Bu ABD’ye ve bölgedeki müttefiklerine İran’a karşı savaÅŸ söylemlerini yükseltmek için yeni bir bahane oluÅŸturdu. ABD basınında saldırının arkasında İran’ın olabileceÄŸini dillendirirken, İran iddiaları reddetti.
Bu geliÅŸmenin hemen ardından ise ABD Irak’ta acil bir görevi bulunmayan tüm çalışanlarına ülkeyi terk etme çaÄŸrısı yaparken, Almanya ve Hollanda’da ülkedeki askeri eÄŸitimlerini iptal etti. 14 Mayıs’ta New York Times’ta yer alan bir habere göre ise Beyaz Saray’da yapılan bir ulusal güvenlik toplantısında İran’ın Amerikan kuvvetlerine saldırması ya da nükleer silah geliÅŸtirme faaliyetlerini hızlandırması durumunda OrtadoÄŸu’ya 120 bin askeri kapsayacak bir kuvvet gönderilebileceÄŸini içeren bir plan sunuldu. Trump ise haberi “Bunun yalan haber olduÄŸunu düşünüyorum, tamam mı? Böyle bir adım atar mıydım? Kesinlikle. Ama böyle bir plan yapmadık. Umarım böyle bir planımız olmaz. Ama olursa, bundan çok daha fazla asker gönderirdik. Bu haber nerede yayınlanmıştı? New York Times. New York Times yalan haberdir.” sözleriyle bir yandan yalanlarken, diÄŸer taraftan böyle bir ihtimale açık kapı bıraktı.
Trump yönetimi içerisinde yer alan, başını özellikle neoconların önemli isimlerinden biri olan Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın çektiÄŸi ÅŸahinlerin İran’a karşı savaÅŸ konusunda oldukça istekli olduÄŸu biliniyor. Sadece İran’a karşı deÄŸil; Kuzey Kore ve Venezuela gibi ülkeler için de askeri müdahale ile rejim deÄŸiÅŸikliÄŸi gerçekleÅŸtirmek ABD yönetimindeki ÅŸahinler için ABD’nin uluslararası emperyalizm içerisindeki liderliÄŸini pekiÅŸtirmenin tek çıkar yolu olarak görülüyor. Bu hedefe uygun olarak Donald Trump gibi ne zaman nasıl tepki vereceÄŸi kestirilemeyen bir lidere ve bölgede olası bir İran Savaşı’nı dört gözle bekleyen Benjamin Netanyahu, Muhammed bin Salman ve Muhammed bin Zayed gibi müttefiklere sahipler.
Fakat ÅŸimdilik, ABD her ne kadar bölgedeki askeri güçlerini yeni savaÅŸ gemileriyle takviye etse de, savaÅŸ beklentisi uluslararası basında düşük bir ihtimal olarak gösteriliyor. İran DışiÅŸleri Bakanı Cevad Zarif de “Bir savaÅŸ olmayacak, çünkü ne biz biz savaÅŸ istiyoruz ne de kimsenin İran’a bölgede meydan okuyacabileceÄŸi fikri ya da yanılsaması yok.” sözleriyle savaÅŸ ihtimalinin İran tarafınca da düşük bir ihtimal olarak görüldüğünü ifade etti.
Sıcak bir savaÅŸ ihtimali düşük görülsede, savaÅŸlar kapitalizmin somut bir gerçeÄŸi. Bugüne kadar kapitalizm içine düştüğü krizleri savaÅŸlarla çözmeyi denedi ve bu uÄŸurda gerektiÄŸinde on milyonlarca insanı cepheye sürmekten, Nazizm gibi, IŞİD gibi barbarca örnekleri yaratmaktan ve olmaz denilen ÅŸeylere imza atmaktan çekinmedi. Bölgede İran ile savaÅŸ yıllardır vekiller aracılığıyla hala sürüyor. Suriye’de Esad rejimine karşı savaÅŸ 10. yılını geride bıraktı ve neredeyse bütün bölgeyi ateÅŸ topuna çevirdi. Savaşın daha ne kadar sürebileceÄŸine dair bir tahmin yürütmek zor. DiÄŸer taraftan Yemen’de İran destekli Husilere karşı Suudi rejimi tarafından acımasız bir savaÅŸ yürütülüyor. Yemenli milyonlarca sivil açlık ve orantısız askeri saldırılarla adeta bir soykırıma tabi tutuluyor. Bütün bunlar ortadayken kapitalistlerin savaÅŸ olmayacağı yönündeki iyimserliÄŸine gülüp geçmek gerekiyor.
Sosyalistler ve OrtadoÄŸulu emekçi sınıflar savaÅŸ karşısında ne yapmalı? OrtadoÄŸulu emekçilere ne emperyalizm ne de İran’ın, Körfez krallıklarının, Türkiye’nin ErdoÄŸan ÅŸahsında cisimleÅŸen gerici rejimleri bir hayır getirmedi, getiremez. Bu toplam olsa olsa yeni bir kan deryasının önünü açabilir. Emekçi sınıfların hem emperyalizme hem de gerici OrtadoÄŸulu egemenlere karşı alternatif bir planı olmalı. Sosyalistlerin alternatifi açık: Bölgedeki tüm etnik ve dini kimliklerin, bütün emekçilerin özgürce ve eÅŸitlik içinde yaÅŸayabileceÄŸi bir Sosyalist OrtadoÄŸu Federasyonu yaratmak…














