
DİSK’in 15. genel kurulu protestoyla baÅŸladı. Genel Kurul’a DİSK yöneticileri, delege işçiler, emek ve demokrasi güçlerinin temsilcilerinin, CHP ve HDP milletvekillerinin, CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu ve HDP EÅŸ BaÅŸkanı Selahattin DemirtaÅŸ  katıldı.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu da katıldı ancak geldiÄŸi gibi gitmek zorunda kaldı.
Genel Kurul’a katılan AKP Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’nun salona girmesi ile birlikte salonda bulunan işçiler “Hırsız Katil ErdoÄŸan” “Tazminat hakkımız engellenemez!” “Katiller dışarı!” sloganları attı.  Süleyman Soylu bir süre işçileri görmezden gelmeye çalışsa da ısrarlı protesto sonunda salonu terk etmek zorunda kaldı. Bu sırada DİSK genel baÅŸkanı Kani Beko işçileri adeta azarlayarak yerlerine oturtmaya çalıştı. Yüzü asıldı.Ancak işçiler protestolarına devam etti. Kani Beko’nun Süleyman Soylu’nun yanına gidip önünde eÄŸilerek af dilercesine takındığı tavır, Türkiye işçi sınıfının halini ortaya koymuÅŸ oldu. O sırada kürsüde bulunan Arzu ÇerkezoÄŸlu da işçilere sakin olma yönünde sözler söyledi.
Protestodan görüntüler:
Grevlerin fiilen yasaklandığı,işçilerin DİSK üyesi olmaya çalıştığı hemen her yerde iÅŸlerinden atıldığı, hayat pahalılığının tavan yaptığı, asgari ücretin kuÅŸa döndüğü, kıdem tazminatının kaldırılmasının gündemde olduÄŸu, binlerce işçinin oluk oluk kanının aktığı ülkede AKP’li bakanın genel kurula çaÄŸrılması tam bir yüzsüzlüktür. Bakanı protesto eden işçilerin teskin edilmesi de tam bir fiyasko! Belli ki işçi sınıfının duyduÄŸu öfke ile DİSK bürokrasisinin
göstermelik konuÅŸmaları ve eylemleri uyuÅŸmuyor. Protestoya bozulan Kani Beko kürsü sırası geldiÄŸi zaman ise sözde sert cümlelerle AKP’yi eleÅŸtirerek şöyle söyledi:
“Ülkemiz açık bir cezaevine dönüştürüldü. Ve Saray’daki sıkıyönetim komutanı bu açık cezaevini tek başına yönetmeye çalıştı.Devletin en tepesinden anayasa çiÄŸnenmektedir. Kuvvetler ayrılığı ihlal edilmektedir. Sarayın gölgesinde bir anayasa çalışması avamda su dövmektir. BaÅŸta işçi sınıfı olmak üzere bizim ihtiyacımız demokratik, laik, özgürlükçü, demokratik bir anayasadır… İşçi sınıfının barışa ihtiyacı vardır.”
“Gençler ölmesin, kadınlar ölmesin. Analar aÄŸlamasın” diyen Beko, Kürt sorununun isyanla ve inkarla çözülmeyeceÄŸini belirterek, “Bunun demokratik yöntemi masa başında tarafların biraraya gelmesidir” ifadelerini kullandı. Akabinde kıdem tazminatları bizim 100 yıllık vermiÅŸ olduÄŸumuz mücadelenin sonunda kazanılmış bir haktır. Bu hakkı AKP’ye kaptıracak DİSK’te göz yoktur. Sizi uyarıyorum; kıdem tazminatları TBMM’ye gelirse, biz TBMM’yi iÅŸgal edebiliriz” diyerek sözlerini tamamladı.
KılıçdaroÄŸlu’nun kürsüyü almasından sonra klasik sosyal demokrasinin yumuÅŸak bir emek ve bol ÅŸovenizm dolu konuÅŸması baÅŸladı. SavaÅŸ denizinin ortasında bu ülkenin en ileri bilinçli işçilerinin barış sloganı attığı DİSK kongresinde KılıçdaroÄŸlu klasik “terör” söyleminin dışında bir ÅŸey söylemedi.
DİSK, Türkiye işçi sınıfının en ileri örgütüdür.Hantallığına, sınıf değil sivil toplum örgütü gibi davranmasına rağmen. Ancak bugün barıştan da emekten de özgürlükten de bahsedilecekse bu işçi sınıfının yeniden canlanması ile mümkün olabilir. Kıdem tazminatı gibi büyük bir saldırı kapıdayken salon konuşmalarından öte bir hareketliliğe girmeyen DİSK bürokrasisinin dostlar alışverişte görsün tarzı işçi sınıfına çok şey kaybettirmektedir.


“Ülkemiz açık bir cezaevine dönüştürüldü. Ve Saray’daki sıkıyönetim komutanı bu açık cezaevini tek başına yönetmeye çalıştı.Devletin en tepesinden anayasa çiÄŸnenmektedir. Kuvvetler ayrılığı ihlal edilmektedir. Sarayın gölgesinde bir anayasa çalışması avamda su dövmektir. BaÅŸta işçi sınıfı olmak üzere bizim ihtiyacımız demokratik, laik, özgürlükçü, demokratik bir anayasadır… İşçi sınıfının barışa ihtiyacı vardır.”








