Sosyalizm Kazanacak!
/ Emekçiden / Soma Davası İzlenimleri Hukuka Marksist Bakış

Soma Davası İzlenimleri Hukuka Marksist Bakış

on 28 Şubat 2016 - 01:34 Kategori: Emekçiden, Gündem

resim 1 13 Mayıs 2014 günü Manisa – Soma’da bulunan Soma A.Ş.’ye ait Eynez Kömür Maden’inde 301 maden işçisinin katledilmesine ilişkin davanın 6. blok duruşması 16 Şubat – 26 Şubat tarihleri arasında tamamlandı. Hukuka Marksist Bakış – İstanbul Üniversitesi ekibi olarak Cuma günü görülen son duruşmayı takip ettik.

6. Duruşmanın Son Gününde Neler Oldu?

Duruşmanın 26 Şubat’ta görülen son duruşması ailelerin avukatlarının iddia, tespit ve talepleriyle başladı. Avukatlar ilk olarak, normal olarak davalarda sanıkların kendilerini yargılayan mahkemenin (yani devletin) karşısında güçsüz taraf olduğundan; ancak bu davada sanıkların davanın “güçlü” tarafını oluşturduğundan bahsetti. Ardından sanıkların ve tanıkların ifadelerine itirazlarda bulunuldu. Bu aşamada dikkatimizi çeken bir husus, sanıkların ifadelerinin birbiriyle çelişmelerinin ötesinde açıkça mevzuat hükümleriyle de çeliştiğine yönelik avukatların yaptığı açıklamalar oldu. Bu çelişkilerden dikkat çekici olanlarından biri, sanıkların şirket içindeki görevlerinin onları “işveren vekili” kılmadığı yönündeki mevzuata aykırı iddialarıydı. Yargılanan şirket yöneticileri, işveren vekili olmadıklarını söyleyerek suçu bireysel olarak kendi üzerlerinden atmaya çalışmışlardı.

Ailelerin avukatlarının temel önermeleri, 269 adet “olası kast ile öldürme suçu”nun oluştuğunun Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) gizlediği belgelere rağmen açığa kavuşmuş olmasıydı. Yine bu tespitin ardından delil karartma çabasının devam ettiği ifade edildi. Bu nedenle tutuklu yargılamanın devam edilmesi talep edildi.

Ardından 269 işçinin toplu bir şekilde olası kastla öldürüldüğü iddiası detaylı, maden biliminin öğretilerinden yararlanılarak, görsel araçlarla desteklenen bir sunumla açıklandı. Bu sunumu özetlemek gerekirse:

  • Madenin S Panosu denilen bölgesinde revizyona ihtiyaç vardı. Revizyon planı hazırlandı, TKİ 2011 yılında planı onayladı. Burada bahsedilen plan ”Plan 3” olarak adlandırılmış.
  •  S Panosu için öngörülen üretim, 2,5 yılda zayiatlar da hesaba katılarak, net 1.750.000 tondu. S Panosu kömürünün kalitesi de göz önüne alındığında bu 85.000.000 TL kazanç anlamına gelmektedir.
  • 25 işçinin mekanize bir şekilde 3 vardiyayla 8 ayda tamamlayabileceği revizyonun maliyetinin 11.500.000-20.000.000 TL arasında değişeceğini ortaya koyuldu. Revizyon planı uygulanmadı çünkü S Panosu, tehlike riski göz ardı edilerek bir süre işletilmiş ve rezervin bitirilmesine 6 ay kalmıştı. 1 buçuk yıl riski göze almışken 6 ay için 20.000.000 TL harcamak Soma A.Ş. ye akıllıca gelmemiş olsa gerek ki plan uygulanmadı.
  •  Bu plan uygulanmış olsaydı S Panosunda hayatını kaybeden 269 işçi kurtulacak, yüzlerce çocuk babasız kalmayacaktı.

Yani iddia şudur: Soma A.Ş. para için S Panosu revize planını uygulamadı, TKİ ruhsat verdiği planın uygulanıp uygulanmadığını denetlemedi, 269 işçi toplu bir şekilde öldürüldü. Avukatlar buradan yola çıkarak en aresim 2zından S Panosunda ölen 269 işçi için “olası kast ile öldürme suçu”nun gerçekleştiğinin kesinleşmiş olduğunu ifade ettiler. Diğer hayatını kaybeden işçiler için ise ilerleyen duruşmalarda teker teker ölüm nedenlerinin saptanarak her suçun ayrı ayrı tespitinin yapılacağı belirtildi.

Burada kısaca “olası kast” vurgusuna bir parantez açmak gerekir. Yaşanan ölümlerden şirket yöneticilerinin sorumluluğunun olası kastla mı yoksa taksirle mi olduğu önem taşıyor. Taksir, öngörmeme veya öngörmeye rağmen istememe (bilinçli taksir) anlamına geliyor. Taksir, suçun cezasını azaltırken, aynı zamanda sorumlunun yalnızca tek suç işlemişçesine cezalandırılması sonucunu doğuruyor. Olası kastta ise hem suçun cezası üst sınırdan veriliyor hem de (öldürme suçunun özelliği itibariyle) öldürülen birey sayısı kadar ayrı suç, dolayısıyla da ölenlerin sayısı kadar ayrı ceza ortaya çıkıyor. Yani şirket yöneticileri olası kasttan sorumlu tutulursa cezai anlamda kurtulma ihtimalleri kalmazken, taksir sorumluluğunda ise son derece düşük olacak bir süreli hapis cezası ile kurtulma imkânı doğmuş olacak. Bu nedenle, savcının da iddianamesinde yer alan olası kastın varlığının mahkemece kabul edilmesi, sorumluların hukuki anlamda cezalandırılmasını sağlayacak tek yol.

***

İddialara karşı sanıkların ve sanık avukatlarının savunmalarının ise dağınık ve zayıf kaldıkları gözlendi. Sanıklara yöneltilen suçlamaları dinlememiş, mahkemenin bir ağır ceza yargılaması yaptığını bilmiyor olsaydık, Can Gürkan hariç diğer sanıkların, mahkemede ifade veren sanık değil de patronlarına hesap veren çalışanlar olduklarını düşünebilirdik. Sanıkların yaptıkları savunmalardan bir kaç kesit aktaralım:

Genel Müdür Ramazan Doğru – “Biz […] kurduk, […] yaptık, sıfırdan […] yaptık.”. “Yaptığım işlerle anılmak istiyorum.” Ramazan Doğru, anlattıklarıyla ne kadar “başarılı bir kariyer”inin olduğunu göstermeye çalıştı. Böylece kendisi hakkında şüpheleri dağıtmayı umut ediyor.

İşletme Müdürü Akın Çelik: ”Yanmayan kablo diye bir şey yok.” ”Isı sensörü ile ilgili ben de gözden kaçırıldığını düşünüyorum.”

Soma A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın savunması, sanıklar arasındaki en “parlak” savunmaydı. Burjuva ideolojisinin ahlaki ve kültürel kurumlarına hâkim olan Can Gürkan, sistemli bir şekilde olayları çarpıtarak ve “şirket çıkarlarını” her defasında ön plana koyarak, epeyce iyi hazırlanıldığı belli olan bir savunma yaptı. Savunmasını mağdur aileleri ve yakınlarını incitmekle ilgili hiçbir duraksamada bulunmadan gerçekleştirdi. Gürkan savunmasını yaparken sık sık tahrik edici sözler sarf etti ve ailelerce protesto edildi. Tanık ifadeleri esnasında tanıklara baskı yaptıkları yönündeki iddiaları ise “Baskıysa baskı, ne olmuş. Başka nasıl gerçekleri öğreneceğiz” şeklinde cevapladı.

Can Gürkan, madenci ailelerinin avukatlarının iddialarına delil olarak sundukları, şirketin ise hiç uygulatmadığı Plan 3’ün, bir başka planın (Plan 4) öncülü olduğunu, iddiada bulunan avukatların eksik bilgi verdiğini ve bu nedenle olası kast iddiasının dikkate alınmamasını talep etti. Plan 4, 2013 yılına ait ve yine hiç uygulamaya koyulmamış bir plan; ancak sanıklar uygulanmayan Plan 3’ün sorumluluğundan kurtulmak için bu planı ileriye sürmeye çalıştılar.

Can Gürkan’ın avukatı Kadir Çetin ise savunmasında sık sık bağrış ve gülüşmelere yol açan gaflara imza attı. Gürkan’ın ileri sürdüğü 2013 revizyon planının (Plan 4) görüntüsünü mahkemedeki ekrana yansıtan Av. Çetin, burada bulunduğunu iddia ettiği güvenlik önlemlerini harita göstermek istedi, ancak iddia ettiği hususların haritada bulunmadığını görünce yanlış harita açmış olabileceğini söyleyerek bu hamleden vazgeçti. Sık sık Soma A.Ş.’nin ortağı olan Alp Gürkan’ı da savunmasına dâhil eden Kadir Çetin, kendisine yöneltilen “Alp Gürkan’ın avukatı mısınız?” sorusuna “Evet” cevabı verince, madenci aileleri tarafından protesto edildi; bir madenci yakını “işte, sermayenin avukatı” diyerek düşüncesini dile getirdi. Av. Çetin, Soma madenlerindeki eksik nitelikleri ise “Türkiye’de bütün madenlerin şartları. Beğensek de, beğenmesek de.” şeklinde savunarak, sermaye sınıfının bakış açısını gözler önüne serdi. Çetin savunmasının devamında “Kamuoyunu sakinleştirmek için şirket yönetim kurulu başkanı tutuklandı. Ama iki sene oldu. Yeter artık” dedi.

Savunma yapan tüm tutuklu sanıklar ve avukatları, tutukluluğun sona erdirilmesi talebinde bulundu. Sanık ve sanık avukatlarının sözleri sık sık madenci yakınlarının haykırışlarıyla kesildi.

Dava Nisan Ayına Ertelendi

Tüm ifadelerin sona ermesinin ardından ara kararı açıklayan mahkeme, tutuklu sanıkların tahliye talebini “tutukluluğu gerektiren sebeplerin hala ortadan kalkmamış olması” nedeniyle reddetti. Dava ise 12 Nisan tarihine ertelendi.

Hukuka Marksist Bakış, Soma Davasının Takipçisi!

HMB ekibi olarak 301 işçinin katledildiği bu meselenin unutulmasına izin vermeyeceğiz. Soma davasında yaşananlar, basitçe iki tarafın karşılıklı iddia ve savunmada bulunması değildir. Bu dava, sınıf mücadelesinin doğrudan bir yansımasıdır. Bu dava sömürülen sınıfların yaşam mücadelesidir.

Soma’yı Unutmayacağız, Unutturmayacağız!

301’in Hesabı Sorulacak!

Hukuka Marksist Bakış

bolsevik.org

Yorumlar Kapalı

Yorumlar Kapalı