Sosyalizm Kazanacak!
/ Derya Koca / Nafaka Hakkı Hedefte – Derya Koca

Nafaka Hakkı Hedefte – Derya Koca

on 11 Mayıs 2019 - 18:37 Kategori: Derya Koca, Devrimci Perspektif, Kadın

AKP iktidarının kadınların özgür bir yaşam kurmasıyla büyük derdi var. Nafaka gibi gündemler üzerinden bu konudaki karın ağrıları açıklık kazanıyor. Sadece AKP değil dünya çapında muhafazakarlar içinde ne yaşanırsa yaşansın aile olduğu gibi korunsun istiyorlar. Aile kadının cehennemi olmuş, çocuk zulm görüyormuş; onları ilgilendirmiyor! Bu bakışın kapitalizme hizmeti muazzam tabi!

Kapitalizm ve Aile

Kapitalizm açısından aile ekonomik açıdan önemli bir yerde duruyor. Kapitalistlerin aslında bedelini maaş içinde vermesi gereken ev işleri ve çocuk bakımını, aile içinde kadınlar bedavaya halletmiş oluyor. Hem ailenin bütün çalışan fertleri ertesi işgününe patronlara neredeyse sıfır maliyetle hazır oluyor hem de yeni emekçi kuşaklar bedavadan yetişiyor. Düşünün; dünyanın gelişmiş birçok ülkesinde eşcinseller bile aile kurumunun içine dahil edilmiş durumda. İdeolojik açıdan ise aile sistemin kendini var eden egemen fikirlerinin yeni kuşaklara ilk kez aktarıldığı önemli bir yapı olduğunu da unutmamak lazım.

Kapitalizm dinamik bir sistem olduğundan aileyi günün gereklerine uygun değişikliklerle korumayı (eşcinsel evlilikler, tek ebeveynli aileler) beceriyor. Sağ ise bu konuda daha tutucu. İstiyor ki geleneksel aile yapısı olduğu gibi korunsun; kadın çalışmasın, ana rahmine düşen her çocuk ne olursa olsun dünyaya gelsin, erkek evin tek otoritesi olsun… İslamcı bakışıyla AKP bu yaklaşımın daha keskin bir örneğini sergiliyor. Kadını kendi ayakları üzerinde durmasına katkı sağlayabilecek, kendi kararlarını almasına imkân veren her hakka (kürtaj, nafaka, boşanma, dul maaşı vb.) düşmanlık etmeleri bu yüzden.

AKP’nin kadının özgürleşmesine yönelik düşmanca pratiği, kadını başka açılardan da vuruyor. Otoriter iktidarın çimentosu olan muhafazakârlığın kadın düşmanı fikirleri toplumda hakim kılındıkça, kadın cinayetleri artıyor ve kadına yönelik şiddetin kan deryası toplumu sarıyor. Şiddetten kaçınmak için boşanmanın kolaylaştırılması, tehdit altındaki kadınlara koruma verilmesi, boşanan kadına yeni bir yaşam kurabilme imkanının sağlanması gerekiyor. Yoksa bu sarmaldan çıkılamaz.

Nafaka Hakkı Üzerine: Gerçekler ve Yalanlar

Kadınlar yoksul. Kadın istihdamı %30’u bile görmüyor. Yani, kadınların ezici çoğunluğu işsiz. Bu durum, kadınları şiddete, istemedikleri evliliklere “katlanmaya” itiyor çünkü gidecek bir yeri olmayan, beş parası olmayan kadın için daha iyi bir seçenek yok.

Nafaka hakkı gibi tarihsel olarak kazanılmış bazı haklar ise kadının işte bu durumuna karşı var. AKP şimdi nafaka hakkına da göz dikmiş durumda.

Nafaka, boşanma sürecinde temelde iki şekilde karşımıza çıkıyor; yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası. İştirak nafakası, velayeti almayan ebeveynin çocukların bakım masraflarına katılımını ifade eder. Bu nafaka biçimine de süre sınırı konulması nafaka karşıtı kampanyanın taleplerinden olsa da toplum nezdinde tepki göreceği için arka planda duruyor.

Nafaka karşıtı kampanyanın asıl hedefinde boşanılan eşe bağlanan yoksulluk nafakası var. Nafaka sadece kadınlara değil ekonomik gücü olmadığı takdirde erkeklere de bağlanabiliyor. Uygulamada nafaka alan tarafın kadın olması, kadınların çalışma yaşamının dışına itilmesinden, yoksul olmasından kaynaklanıyor. Yasa, nafakayı kadına değil mağdura veriyor. Kadınların bu toplumdaki yeri nedeniyle de nafaka alanların çoğu kadın.

1988’de yapılan bir değişiklikle yoksulluk nafakasının 1 yıllık süre sınırı kaldırılmıştı. 2010’lu yıllar boyunca her yıl ortalama 120-130 bin boşanma yaşandı. Adalet Bakanlığı’nın kendi istatistiklerine göre 2014 yılında bu boşanmaların yaklaşık 3 bininde yoksulluk nafakası talebiyle bir dava sürdürüldüğünü görüyoruz. Yani mesele birkaç on tane kötü örnek yaşayan erkeğin dramından öte, yüzbinlerce kadının hayatını ilgilendiren bir mesele.

Bir de nafaka miktarı hakkında söylenen yalanlar var ki ardı arkası gelmiyor. Kadınların çoğunun aldığı yoksulluk nafakası 300 TL’yi geçmiyor. Zaten bu nafaka türü, karşı tarafın gelirine göre düzenleniyor.

Yine, yalan yanlış anlatıldığının aksine nafaka süresiz değil. Kadının iş bulması, yoksulluk durumunun ortadan kalkması ya da yeniden evlenmesi ile nafaka kaldırılabilir. Tarafların durumunun değişmesi ile nafaka azaltılabilir ya da tamamen kaldırılabilir. Dahası, eşi yoksul olan yoksul eş nafaka alamaz. Düzenli gelire sahip, yeniden evlenmiş, mesleği olup çalışmamayı tercih eden ya da devlet yardımı alan kişiler zaten hali hazırda kanunlara göre nafaka alamamaktadır. Yani, nafakayı ödeyenin de ödeme gücünün varlığı yasada gözetilmektedir.

Asıl Amaç Ne?

Hiçbir şeye yetmeyecek komik bir miktarın haksız zenginleşme yaratması söylemi, (işsizlik ve yoksulluk temel alındığından çoğunlukla kadınlara ödenen) nafakanın hedef tahtasına oturtulmasına neden oldu. Ortada bu durumdan mağdur sayısız erkek varmış gibi yalanlarla nafaka hakkına el uzatılıyor. Oysa dert başka: kadınların boşanması durumunda nafaka hakkına sahip olması hiç değilse beş parasız kalması karşısında bir dayanak. AKP’nin derdi ise boşanmaların önüne geçmek, kadınları çaresiz bırakarak boşanma düşüncesini akıllarından silmeye çalışmak. Yani “zorla güzellik”i, “ekonomik zor” ile sağlamak.

Boşanma hakkınız var ama boşanamazsınız: Şiddete, yoksulluğa ve istemediğiniz evliliklere yoksul olduğunuz için katlanırsınız. Alın size kapitalizmin AKP soslu özgürlük dünyası.

Boşanan Kadınların İstihdamına Öncelik!

Kadınların yoksullukla cebelleştiği bir ülkede sosyal bir hak olarak nafaka ya da dul maaşı gibi haklarımızı yaşamsal hiçbir gideri karşılamaya yetmese de savunacağız. Onların ortadan kalkması, kadınların tarihsel kazanımların ortadan kalkması anlamına gelecek. Hakları kazanmak zordur ve büyük mücadeleler ister. Kadınların haklarına uzatılan her el, emekçinin hakkına yönelik her saldırı sadece bugünü değil yarını, gelecek kuşakları derinden etkileyecek. Nafaka hakkına yönelik saldırı kadınların evliliği sürdürüp sürdürmemeye karar verme hakkının fiilen ortadan kaldırılması, yoksul kadınların en dibe itilmesi anlamını taşıyor.

Kadınları nafakaya ihtiyaç duymadan kendi ayakları üzerinde durabilir hale getirmek için acilen ülkenin gündemine sokulması gereken talepler var:

İşsiz kadınlara istihdam ve işsizlik ödeneğinde öncelik.

Boşanan kadınlara İş Kurumu’nca öncelikli iş bulunması.

Çalışan kadınlara kreş hakkının koşulsuz sağlanması.

Bunları sağlayın, üç kuruş nafakaya hiçbir kadının el açmayacağını göreceksiniz.

Yorumlar Kapalı

Yorumlar Kapalı