Sosyalizm Kazanacak!
/ Derya Koca / Türkiye'nin Anatomisi ve Bir Asırlık Çınar- Derya Koca

Türkiye'nin Anatomisi ve Bir Asırlık Çınar- Derya Koca

on 4 Ocak 2017 - 11:24 Kategori: Derya Koca, Devrimci Perspektif, Yazarlar

Barbaros Şansal’ın başına gelenler bu ülkenin anatomisi niteliğinde. Yılbaşı gecesi bir video çeken ve çektiği videoda AKP Türkiye’sini eleştiren Barbaros Şansal “Bokunda boğul Türkiye” diyerek videoyu bitirmişti. Akabinde, bulunduğu KKTC’den sınırdışı edilen Şansal havalimanında linç edildi ve tutuklandı. Adım adım bu olay Türkiye’nin içinde debelendiği atmosferin özeti gibi…

Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür demişler. Yani insanın en büyük zayıflığı unutmasıdır demişler. Bugüne bakarken beşer hafızasını da tazelemekte yarar var. Bu, sürpriz sonla biten bir yazı değil. Kederine gömülüp çıkış yolunu unutanlara bir çağrı.

Kutuplaşma

Barbaros Şansal AKP’den rahatsız. Yaşam tarzına yönelik saldırılardan, siyasal İslam’ın ülkeyi yaşanmaz hale getirmesinden ve videoda iki kez tekrarladığı gibi sefalet,tecavüz, yolsuzluk ve rüşvetin böylesine doğal karşılanmasından rahatsız. Ancak kullandığı dil bu ülkenin kaderini değiştiren bir başka tonu içeriyor: kutuplaşma. Şansal, klasik bir tepkisellikle milyonları aşağılayan bir dille “bunun sorumlusu sizsiniz ve ben sizden nefret ediyorum” diyor aslında. Diğer bir deyişle, ülkenin içinde bulunduğu durumu kutuplaşma üzerinden yaratan AKP’nin ekmeğine yağ sürerek yeni düşmanlar yaratmasına yardımcı oluyor.

Sorunu doğu tespit etmek gerekir: AKP’nin başarısı muhalefetin başarısızlığının bir sonucudur. Ve AKP’ye oy verdiği için aşağılayıcı bir dile maruz bırakılan milyonlarca kent yoksulunu, emekçiyi senin yerin burası diye çağırdığınız bir alternatif yoksa AKP kazanmaya devam edecektir. Bu başarının anahtarı da bugün bölük parça olmuş toplumsal yapının yegane çimentosu olabilecek emek, yani sınıf siyasetidir.

 Siyasi Kültür Baştan Yazılıyor

Aslında üst sınıflara mensup ve ülkenin tehlikeli gidişatından olabildiğine az etkilenme şansı olan bir azınlığın mensubu olarak Barbaros Şansal, bir anda nefretin odağı haline getirildi. AKP Türkiye’sinde AKP olağanüstülüğü olağanlaştırdığı ve bu gerilimi yaşattığı ölçüde ayakta kalabiliyor. Ülkenin siyasi kodlarını baştan yazıyor.Nefret, linç kültürü ve geniş kesimleri bu tepkisellik etrafında kenetleme AKP’nin vazgeçemeyeceği bir yöntem. Çünkü işler iyi gitmiyor. Ekonomi tepetaklak. Başkanlık gündemine AKP’nin kendi tabanının bile yeterince destek vermediği biliniyor. Referandum sürecine bile uluslararası baskı ve gayrı meşru durumu göğüslemek pahasına OHAL ile girilecek. Ohalde, AKP’nin gündemi sıcak ve gerilimi en yukarıda tutması şart. 

Kürt sorununda istediği atı onayan AKP, vekilleri tutukladıktan  ve belediyeleri ele geçirdikten sonra daha fazla bu konuda gündem yaratamıyor. Yeni gündem ihtiyacı, ülkenin en hassas noktalarına dokunan çok tehlikeli alanlar oluyor: yılbaşı kutlamaları, laiklik, mahallelerde çalışma yapan sosyalistler… Yani AKP’nin en çok beslendiği kutuplaşma gündemleri ülkeyi pimi çekilmiş bir bomba; toplum gerildikçe geriliyor. 

Reina’daki katliamı, 10 Ekim katliamını, Şırnak’ın yakılıp yıkılmasını ve daha nice acıyı sevinçle karşılayan  kutuplaşma üzerine kurulu korkunç bir bölünme yarattı.  Halep’teki Selefi oyunlarını bir Sünni Arap olarak göze sokan Hüsnü Mahalli gibi kalıplara uymayan bir gazeteci iseniz tutuklanır hale geldiniz. Sıradan bir kahvehanede siyasi ajitasyon yapan bir sosyalistseniz bir günde ülkenin gündemine ve hedefine oturtuluyorsunuz. Ertesi gün böylesine basit ve demokratik bir siyasi faaliyeti nedeniyle için tutuklanmak işten bile değil. Vurgusu laiklik olan her malzeme AKP’nin bugünkü hedefleri ile uyuştuğu ölçüde en aşağılık saldırılara maruz kalabiliyor.  Aleviler, Kürtler ve laikler  kısacası muhalifleri yani AKP ile uzlaşma imkanı olmayan “milyonları” sahipsizlik ve yalnızlık hissine sürükleniyor. Yalnız milyonlar! İstese yeri yerinden oynatacak bir güçten bahsediyoruz.

Barbaros Şansal, böyle bir atmosferde  saldırıya uğradı. Dahası, konuşan böyle ibretlik hale getirilir mesajı  veriliyor. Medyada en aşağılık ve satılmış ağızlar linç çağrısı yapıyor. Uçaktan iner inmez organize olmuş bir linççi güruh küfürlerle saldırıyor. ‘Sizi bulur, cezanızı veririz; cümle aleme ibret ederiz’ mesajı çok net. 

Tutuklama Furyası

 Barbaros Şansal, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçundan tutuklandı. Üstelik kin ve düşmanlık dolu saldırının hedefi haline getirildikten sonra. Atilla Taş gibi popüler bir popçunun ve Ahmet Şık gibi FETO’nun düşmanı bir gazetecinin FETÖ’den tutuklandığı bir ucube sistemde durum şaşırtıcı değil. Toplumun gerilen sinirleri bu kadar adaletsizlik karşısında elbette tepki üretiyor ancak karamsarlık da üretiyor.  Tutuklama furyasının en temel amacı da ilkini bastırıp ikincisini öne çıkarmak. AKP, işini şansa bırakmaz. Referandum öncesi geniş kitlelerde “yolun sonuna geldik” hissini yükseltecek adımlar, aktif bir başkanlık karşıtı refleksin çıkmasını engellemek üzere bilinçli bir şekilde atılıyor. Bombalardan, diktadan yorulmuş, umutsuzluğa teslim olmuş ve yenilmişlik hissi ile teslim alınmaya çalışılan  toplumsal muhalefetin aslında çok güçlü olan köklerine saldırılıyor. 

AKP, her şeye kadir değil. Aslı Erdoğan’ı müebbetle yargılarken serbest bırakmak zorunda kalıyor. Binlerce kamu emekçisini FETÖ’cü diye bir gecede işinden ederken teker teker geri almak zorunda kalıyor. “Büyüme” hayalleri ile yoksulları uyutmaya çalışırken dolar her güne rekor artışla başlıyor.  Medya gücü sayesinde AKP’nin gücü ve başarılı gibi göstermeye çalıştığı pek çok iflas etmiş politika vitrine konuyor. Bu bombardıman, kendi başarılı ve güçlü olduğumuz yanları en başta bize unutturmakla görevli. Üstelik artık hiçbir konuda yönetemeyen bir iktidardan söz ediyoruz.

Enseyi karartmak yok. Sarayında milyonların geleceğini ipotek altına almaya and içmiş bir diktatörü durdurmak gibi bir sorumluluğumuz var. Tarih unutmaz. Ekim Devrimi’nin ulu çınarının gölgesinde umudu yeşertmenin zamanı.

Direnenlerin son sözü söylediğini ve tarihe altın harflerle yazıldığını 100 yıl önce Bolşevikler kanıtladı. Tıpkı onlar gibi kutuplaşmaları aşarak; tüm ezilenleri emekçiler etrafında kenetleyen bir politika bugün ihtiyaç duyduğumuz tek şey. Kışlık sarayı kuşatanlar, o gün büyük insanlığın diktatörleri devirmenin rehberini bize miras bıraktı. Saraylılara duyrulur.

Yorumlar Kapalı

Yorumlar Kapalı